VİETNAM TARİHİ-1. HİNDİÇİNİ SAVAŞI
Vietnam Savaşı denildiğinde hemen hemen herkesin zihninde canlanan fotoğraf kareleri vardır. Dünyaya savaşın dehşetini duyuran bu fotoğrafların her biri hem savaş fotoğrafçılığı tarihine geçmiş, hem de toplumsal muhalefeti körükleyip dönemi içerisinde savaşın gidişatına tesir etmiştir. Vücudu yanıklar içinde koşan çıplak bir kız çocuğu, kafasına polis tarafından mermi sıkılan sivil giyimli bir Vietkong gerillası, kendini sokak ortasında yakan Budist bir keşiş, gemi güvertesinden anlamsızca denize itilen bir helikopter... 20. yüzyılın bu kanlı hesaplaşması Güneydoğu Asya'nın en güzel ülkesinde yaşanmasaydı keşke; bunca dehşet yerine sadece tabiat güzelliklerinden, gidilip / gezilip / görülmesi gereken yerlerinden bahsetseydik.
Tarihi boyunca işgallere, savaşlara ve kahramanlıklara sahne olmuş, topraklarına tecavüze yeltenen cümle emperyalisti tepeleyip evine geri göndermiş, Amerika için ise bir bataklığa dönüşen Vietnam ülkesi; geride bıraktığımız yüzyılın süper güçleri Sovyet-Çin Paktı ile ABD arasındaki soğuk savaşın sıcak yüzü olmuştu. Amerika'nın Vietnam hakkındaki büyük korkusu Domino teorisiydi. Yani Vietnam'da başarılı olacak bir devrimin sırasıyla Kamboçya, Laos, Tayland, Malay Peninsulası ve Endonezya'da ardı ardına kopacak kızıl fırtınalara dönüşeceği, ardından Brunei ve Yeni Gine'ye sıçrayıp Avustralya kapılarına dayanacağı korkusu. Bu korkunun itici gücüyle gerçekleşen işgal, bu güzel ülkenin sakin ve ağırbaşlı insanlarına 20 yıl boyunca cehennemi yaşattı.
Domino teorisi Başkan Kennedy'e aitti. Kennedy'nin ardından gelen Johnson ise, komünizmle Amerikan şehirlerinde savaşmak yerine Güney Asya'da savaşmayı tercih ettiğini ilan ederek bu koroya katıldı. Vietnam savaşı beş Amerikan Başkanı eskitti. Savaşı Amerikalılardan dinleyenler bu savaşa "Vietnam Savaşı" adını verdiler; Vietnamlılar ise "Amerikan Savaşı"... Sınırsız mali kaynakları ve dönemin modern silahları ile donatılmış Amerikan Ordusu, 190 senelik tarihinde ilk kez, siyah pijamalı, sandaletli, büyük bir tutku ile savaşan yoksul Vietnamlılar'a yenildi. Çünkü bu kanlı savaşı planlayanlar bir noktayı gözardı etmişlerdi; Vietnam tarihini....
Vietnam'ın kanlı tarihi direnişlerle yazılmıştır. Tam 1000 yıl boyunca Çin işgali altında kalan Vietnam toprakları, işgalcilere boyun eğmedi. Çin'e karşı isyanın liderliğini yapan iki kız kardeş (Trung Sisters) Vietnam bağımsızlığının sembolü oldular. Moğol Hakanı Kubilay Han bu topraklara üç kez saldırdı ve üçünde de başarısız oldu. Sömürgecilik döneminde Fransızlar, 2. Dünya Savaşı'nda Japonlar, ardından yine Fransızlar ve en nihayetinde Amerika Birleşik Devletleri Vietnam'da yenilgiyi tadıp evine geri döndü. Vietnam'a sefer olsa da zafer olmuyordu. Hiçbir işgalci güç burada muvaffak olamadı. Kimi Amerikalı ordu danışmanları savaş öncesi Vietnam halkının dik başlılığını ve özgürlüğe olan tutkusunu fark edip, bu savaşın kazanılamayacağı yönünde yetkilileri uyarmıştı. Anti-komünist Amerikan politikası yine bildiğini okuyup uyarılara kulak asmadı.
Vietnam'ın tarih boyunca döktüğü kanı sembolize eden kızıl zemin üzerine, sarı ırkı temsilen sarı yıldız. Yıldız Vietnam toplumunu; işçi, köylü, entelektüel, tüccarlar ve orduyu temsil ediyor.
FRANSA'NIN HİNDİÇİNİ'Nİ İŞGALİ
1847 yılında Danang limanına yanaşan Fransız donanması, Katolik misyonerlerin yerel hanedan tarafından tutuklanmasını bahane ederek, Cochinchina denilen Güney Vietnam'ı işgale başladı. Sömürgeci Fransızlar, ülkenin tüm doğal kaynaklarına el koymanın yanı sıra halkı da köleleştirdi. 1887'de Fransa, Kamboçya-Vietnam (ilerleyen yıllarda Laos da dahil oldu) sınırlarını içine alan Hindiçini Birliği'ni ilan etti. Sömürgecilik karşıtı pek çok hareket Fransa'ya karşı çete savaşlarına başlasa da, içlerinde en organize olanları komünistlerdi. Fransızlar yakaladıkları asilere karşı kendi sömürge hukuklarını uyguluyordu. Fransa, sömürge devletin başkenti Hanoi'de Hindiçini'nin en büyük hapishanesi olan "Hoa Lo"yu inşa etti (Daha sonra buraya Vietnam birliklerinin elinde tutuklu bulunan, çoğunluğu havacı Amerikan esirleri tarafından Hanoi Hilton ismi verilecekti). Hapishanede politik tutuklular ağır işkencelerden geçiyor, asilerin kelleleri ibret olsun diye sokaklarda sergileniyordu. Fransız İhtilali'nin sembolü olan giyotin bu sefer karşı devrim için inip kalkıyor, sepetler devrimcilerin kelleleri ile doluyordu. Komünistler, tıpkı Türkiye hapishanelerinde olduğu gibi zindanları birer okula dönüştürmüşlerdi. Kendi aralarında okuma yazma bilmeyenlere eğitim veriyor, yabancı dil öğretiyor, politik eğitim saatleri düzenleyip Marksizmi anlatıyor, 1 Mayıs ve benzeri günlerde törenler düzenleyip marşlar okuyorlardı. Açlık grevi, işkenceye karşı fiziki direniş ve firar eylemleri örgütlüyorlardı.
Hoa Lo Hapishanesinde tutuklu devrimciler
Amerika kendini güneydeki halka komünist tehdide karşı kurtarıcı olarak sunup bazı kesimlerin sempatisini toplasa da; hem kuzey hem de güney halkı Fransa'dan ölesiye nefret ediyordu. Ülkeyi her yönüyle sömürüp boyun eğdirmeye çalışan Fransızlar, kadınları da cinsel köle olarak kullanıyordu. Kadınlar, Vietnam'daki bazı dağ kabilelerinin geleneksel uygulamalarındaki gibi, dişlerini özel bir ot kürü ile birlikte törpüleyip karartarak ve yüzlerine leş gibi kokan tavuk kanı sürerek kendilerini askerler için itici hale getirip, Fransızların tecavüzlerinden kurtulmaya çalışıyorlardı. Kadınlardan istediğini alamayan Fransızlar ise bu kez erkeklere tecavüz ediyordu. Çin işgaline tam bin yıl direnen Vietnam, elbette Fransız işgalini kabullenmedi ve halk Nguyen Tat Thanh (Ho Chi Minh) önderliğinde ayağa kalktı.
NGUYEN TAT THANH (Ho Chi Minh)
Geçtiğimiz yüzyılın en başarılı devrimcisi olarak nitelendirebileceğimiz, ömrü boyunca 50'ye yakın takma isim kullanmış Nguyen Tat Thanh'ı hepimiz Ho Chi Minh; yani "Aydınlığa ulaşan Ho" adıyla tanıyoruz. Tam bilinmemekle birlikte "19 Mayıs" 1890'da doğduğu kabul edilen Ho, öğrencilik yıllarında sömürge karşıtı gösterilere katılıp okulundan uzaklaştırıldı. Komşu coğrafyalardaki despot yoldaşları gibi kaba bir batı nefreti taşımıyordu. Mütevazi, emekçi bir halk lideri olmasının yanında iyi bir entelektüel ve maceracıydı da. 1911 yılında bir Fransız gemisinde aşçı olarak işe başlayıp dünyayı dolaştı. Londra'da kar küredi, Paris'te fotoğraf renklendirdi. Boston ve New York'u ziyaret etti, bir süre Amerika'da yaşadı. Gezgin bir emekçi olarak ufkunu açarken, Lenin'in sömürge karşıtı yazılarını okuyarak Komünist ideolojiye sempati duymaya başladı. 1919'da Paris'e taşınıp Versay Barış Konferansı'nda Amerikan Başkanı Wilson'a, Hindiçini'nin bağımsızlığı üzerine planlarını aktarmaya çalıştı. 1920 yılında Fransız Komünist Partisi'nin kurucuları arasında yer aldı ve partiyi Lenin'in 3. Enternasyonel'ine katılmaya davet etti. 1923 yılında Moskova'ya geçerek Komintern çatısı altında komünist liderlerin yetiştirildiği Far East University'de eğitim gördü. 1925'te Çin'de, Kanton'da yaşayan siyasal sürgünleri örgütleyerek, Vietnam Devrimci Gençlik Birliği'ni kurdu. 1930 senesinde ise Vietnam'daki iki büyük komünist fraksiyonu Sovyetlerin emri ile Hong Kong'taki bir kongrede birleştirerek Çinhindi Komünist Partisi'ni kurdu. Fransa'nın İngiliz sömürgesi Hong Kong'a baskısı sonucu tutuklanıp 1933'e kadar hapis yattı. Salıverilmesinin ardından tekrardan Sovyetler Birliği'ne geçerek Lenin Enstitüsü'nde okumaya başladı. Moskova'da geçirdiği yıllar içerisinde milliyetçi görüşleri nedeniyle partide tenkit edildi. Her ne kadar Marksist-Leninist ideolojiye gönülden bağlı olsa da en büyük hayali Vietnam'ı özgürlüğüne kavuşturmaktı. 1941'de, yani sürgününden 30 yıl sonra, devrimci hayallerinden ve vatanseverliğinden en ufak bir şey kaybetmeden gizlice ülkesine döndü, Çin üzerinden Kuzey Vietnam'a girdi ve burada Fransızca tarih öğretmeni olan Giap ile birlikte bir mağarada, milliyetçi fraksiyonları da yanına alarak Viet-Minh adlı teşkilatı kurdu.
Bu iki komik giyimli adam ( Ho Chi Minh ve Giap) mücadeleleri ile yüzyıla damgalarını vurdular
Halkla kurduğu iletişim, sade kıyafetleri ve yalın dili "Ho Amca"yı sevilen bir figür haline getirdi. Asya kültüründe yaşlıların itibarı büyüktür. Bu nedenle kendisini daha yaşlı gösteren sakalını her daim uzatmayı ihmal etmedi. Gençlik yıllarında başından evlilikler geçse de kalıcı bir aileye sahip olmadı. Bu da onun toplum nezdinde hayatını davasına adamış biri olarak daha da saygı görmesine sebep oldu. Budist halk onu, insanlar için çile döngüsünde kalan Bodhisattva'ya benzetti. Bugün dahi Vietnam'da sadece devrimin lideri olarak değil, aynı zamanda kutsal-mistik bir figür olarak anılır.
I. HİNDİÇİNİ SAVAŞI
II. Dünya Savaşı sürerken, 1940 yılında Paris'in Nazi Almanyası'na teslim olması sonrası, Asya'nın Nazileri -Japon İmparatorluk Ordusu- Vietnam'ı işgal etti. Saldırdıkları her Asya ülkesinde Japon işgali, Mihver ortağı Almanları mumla aratacak yağma, katliam ve tecavüzlere sahne oldu. Pirince el koyan Japonlar sadece Kuzey Vietnam'da 2 milyon insanın açlıktan ölmesine sebep oldular. Ho Chi Minh ve Giap liderliğindeki Viet Minh, Hem Japon hem Fransız işgaline karşı gerilla mücadelesine başladı. Japonların pirinç depoları basılıp açlıktan kırılan halka dağıtılıyordu.
1945 yılına kadar Fransa, Japon işgaline rağmen temsili olarak koloniyel yönetime kendi polis ve ordu gücüyle devam etti. Japonlar 9 Mart'ta Fransız birliklerine saldırıp yönetimi tamamen devraldılar. Kırsalda oluşan otorite boşluğunu Viet Minh avantaja çevirdi ve propoganda faaliyetlerine başlayıp köylerde yerel komiteler kurdu. Japonların pirinç üreticilerini başka ürünler ekmeye zorlaması ve o sene yaşanan sel felaketi kıtlığa sebep oldu. Kuzeyde iyi örgütlenip kıtlığın yarattığı öfkeyi arkasına alan Viet Minh, koloni karşıtı mücadelenin tek alternatifi oldu. Güneyin politik yapısı ise daha karmaşıktı. Liderliği ele alamayan Viet Minh, Troçkist ve milliyetçi fraksiyonlarla birlikte ittifak arayışına girdi.
Ho Chi Minh Japon karşıtı direnişi örgütlerken ABD'den de destek aldı. Sıtmaya yakalanan devrimci lidere tıbbi destek için, Amerikalı askeri danışmanların da bulunduğu bir heyet Kuzey Vietnam'a gönderildi. Amerikalı askerler karşılarında sıska ve yaşlı bir gerilla lideri buldular.
Ho Chi Minh ve ABD Heyeti -1945
Atom bombası faciası sonrası 15 Ağustos'ta Japon birlikleri teslim olup savaştan çekildiler. Japonya'nın bu zayıf durumunu avantaja çevirmek isteyen Ho Chi Minh, 19 Ağustos'ta genel ayaklanma başlatıp (Ağustos Devrimi) kuzeyin başkenti Hanoi'nin yönetimini ele geçirdi. 2 Eylül 1945'te Hanoi'de 500.000 insanın önünde Bağımsızlık Bildirgesi'ni okuyup Demokratik Vietnam Cumhuriyeti'ni ilan etti. Sözlerine Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'ni kaleme alan Thomas Jefferson'ın sözleri ile başladı: " Bütün insanlar eşit yaratılmıştır, onları yaratan Tanrı kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir..."
Hanoi'de bir mağarada toplanan politbüro
Emperyalist paylaşım savaşının bitimi ile birlikte Müttefik Birlikleri Vietnam'ı 16. paralalde iki ayrı bölgeye ayırdılar. Savaş sonrası Milliyetçi Çin'in Kuzey Vietnam'a ordu gönderip kontrol altına alması gündeme geldi. Bunun karşısında Ho Chi Minh, Fransa ile anlaşma yolunu seçti. Kendisini eleştiren parti içindeki kadrolara; Çin'in en son geldiğinde 1000 yıl kaldığını, sömürgecilik çağının artık dünyada sonunun geldiğini ve Fransa'nın bu topraklarda uzun süre kalamayacağını söyledi. HCM gerçekten ileri görüşlü bir politikacıydı ve öngörüleri doğru çıktı. 1946'da Paris'te ve ardından Vietnam'da Fransa ile HCM'in de katıldığı bir dizi görüşme yapılsa da Güney Vietnam'ın durumu noktasında çözüme ulaşılamadı. Her iki taraf için de askeri çözüm gündeme geldi. Bu arada kuzeyde zaman kazanan komünist iktidar siyasi rakiplerini: gerici milliyetçileri, Troçkistleri, Fransız işbirlikçilerini, mülk sahiplerini ve tefecileri yok edip konumunu sağlamlaştırdı.
Vietnam bağımsızlığı için Amerika'dan medet uman HCM, Roosevelt'in ölüp, atom bombasının ve soğuk savaşın mimarı Truman'ın iktidara gelmesinin ardından bu konuda umudunu kesti. Fransız General De Gaulle'ün de uyarıları ile Kuzey Vietnam'da işgal savaş sonrası devam etti. Kaderin bir cilvesi olarak, Vietnam'ın bağımsızlığından yana olan ABD'li ordu danışmanı Albert Peter Dewey, eve dönüş yolundayken Fransız askeri sanılıp Viet Minh'in attığı bir pusuda öldürüldü. Bu Amerika'nın Vietnam'daki ilk kaybıydı.
DİEN BİEN PHU
1946'da Fransızlar ile Vietnam birlikleri arasındaki gerginlik Hanoi sokaklarında çatışmaya dönüştü. Viet Minh halkı silah, kılıç, mızrak sopayla Fransızlara karşı savaşmaya çağırdı. Çoğunluğu el yapımı olan silahlarla direnen Viet Minh, Fransa'nın ateş gücüyle baş edemeyince dağlara çekildi ve gücünü kırsalda toparlamaya çalıştı. Fransızların gece çekildiği köylere Viet Minh geliyor, pusu atıyor, gündüz geri gelen Fransızlar ise katliam ve tecavüzlerle karşılık veriyordu. Ho Chi Minh Fransa'ya "sizden öldürdüğümüz her bir adam için 10 Vietnamlıyı öldürebilirsiniz. Ama eninde sonunda kazanan biz olacağız." mesajını verdi. Savaş yedi yıl devam etti. Fransız solu bu savaşa " Kirli Savaş" ismini taktı. Fransa'ya dönen birlikleri Marcel'de liman işçileri sendikası taş yağmuruna tutuyordu. Fransa 'da güçlü olan sol, savaş karşıtı hareketi yükseltiyordu.
Fransa'nın Vietnam macerası Dien Bien Phu'da son buldu. Viet Minh, savaş yılları boyunca kontrol altına aldığı Laos'taki Fransız birliklerine saldırmak için önce Dien Bien Phu'daki Fransız garnizonunu ele geçirmeliydi. Fransız general Vieth Minh'i bu noktaya çekip bitirme planı yaptı. Silah gücüne ve hakim tepelerdeki üslerine güvense de karşılarında ne kadar sofistike bir düşman olduğunu farkedemedi. Bu savaş aynı zamanda askeri bir dehanın doğumuna vesile oldu; Võ Nguyên Giáp ( Giap'ın Türkçe telaffuzunun "Zap" olduğunu unutmayalım). General Giap savaş tarihe geçecek bir lojistik planı hazırladı. Coğrafyayı iyi tanıyor, halkın azmini iyi biliyordu. Tamamı kadınlardan oluşan çok iyi kamufle edilmiş çeyrek milyon gönüllü, insan üstü bir çaba ile top parçalarını ormandan yaya olarak kuşatma bölgesine taşıdı. Nihai zaferin burada kazanılacağını bilen Viet Minh, varını yoğunu savaşa koydu. Fransızların tam beş katı asker garnizonu kuşattı. 13 Mart 1954 sabahı kurulan toplar ateş yağmuruna başladı. Fransızların kafasına yağan sadece toplar değil, bir erkeğin öfkesiydi. Birliğin başındaki General Giap'ın eşi, kardeşi, babası ve baldızı Fransız hapishanelerinde işkence ile katledilen binlerce Vietnamlı arasındaydı. Hayat ona Dien Bien Phu'da hesap sorma fırsatını vermişti.
Savaş sanatının büyük ustası Võ Nguyên Giáp
Çin'den alınan uçaksavarlar ve 105mm toplar Fransızların hava ikmal pistini kullanılamaz hale getirmiş, kuşatma altındaki garnizona yüksek irtifadan bırakılan yardımlar Vietnam birliklerinin eline geçmişti. Giap kuşatmada kalıp top atışlarıyla Fransız cephelerini yıprattı. Fransız cephesine doğru tüneller kazdırdı. Fransız birliklerinin altındaki tüneller patlayıcılar ile dolduruldu. Fransa'nın istediği hava desteği, Eisenhower ve İngiltere tarafından Avrupa'nın desteği alınmadığı için reddedildi. 56 gün süren kuşatmada çember gitgide daraldı. 13 Mart 1954'teki son saldırıya aç ve susuz kalan Fransız birlikleri daha fazla direnemediler. Fransa 2000 ölü, 5600 yaralı ve 6500 esir ile teslim oldu. Vietnam Halk Ordusu'nun kayıpları ise çok daha ağır olsa da zafer kazanıldı. Birinci Çinhindi Savaşının galibi Ho Chi Minh liderliğindeki komünist Vietnam'dı.
Dien Bien Phu'ya Vietnam bayrağı çekilirken
CENEVRE KONFERANSI
Vietnam Halk Ordusu'nun (People's Army of Viet Nam) Fransa karşısında kazandığı zaferin ilerleyen günlerinde taraflar Cenevre'de anlaşma için masaya oturdu. Fransa'nın elinde masada pazarlık yapacak kartı kalmamıştı. Anlaşmaya göre Kamboçya, Laos bağımsız ülkeler olarak tanınacak; Vietnam ise 17. paralelde kuzey ve güney olarak ikiye bölünecekti. Kuzeyde Vietnam Demokratik Cumhuriyeti resmen tanındı. Güneyde ise anti-komünist bir katolik olan Ngo Dinh Diem başkanlığında kukla "Vietnam Cumhuriyeti" kuruldu. Çinhindi'nde Fransa'nın yerine geçip bölgenin patronu olma hayalleri kuran Amerika, Diem iktidarını çok gecikmeden tanıdı. Anlaşmada 17. paralelde mülteciler için 300 gün açık kalacak bir koridor oluşturulacak, Kuzey Vietnam'a bağlı birlikler güneyi terk edecek maddesi yer alıyordu. Kuzey Vietnam birlikleri göstermelik olarak çekilirken, gönüllü Komünist Parti kadroları taşrada gizlice direnişi örgütlemek için Güney Vietnam'da kaldılar. Cenevre anlaşmasına göre 1956'da Kuzey ve Güney Vietnam'ı birleştirecek olan seçimler yapılacaktı. Ho Chi Minh'in kazanacağına kesin gözüyle bakılan seçimlere, Amerikan kuklası Diem hükümeti yanaşmadı. 1957 yılına kadar seçim yapılması için Diem hükümetine şans veren Ho Chi Minh, seçimlerin yapılmayacağına kanaat getirince güneyde silahlı mücadele için düğmeye bastı. Güneydeki direniş hareketi 1960'ta National Liberation Front (Ulusal Özgürlük Cephesi) yani namı diğer Viet Cong (Vietkong) ismini aldı.
Ülkedeki Katolik azınlıktan olan Diem, güneyde iktidara gelir gelmez başta Budistler olmak üzere, yolsuzluk rejimine muhalif olan farklı inanç grupları ve siyasi gruplar üzerinde ağır baskılar uyguladı. Budist manastırları bastı, kendine bağlı polis birlikleri zaman zaman Budist rahipleri katletti, tapınakları kapattı. Hoa Hoa adında, Mekong deltasında faliyet gösteren budist örgütü, Cao Dai adındaki dini topluluğu ve Bin Xuyen adındaki yeraltı dünyasının örgütünü tasfiye etti. Bu grupların hepsi daha sonra Vietkong'a katılıp örgütün komünist olmayan tabanını oluşturdular. Ho Chi Minh her ne kadar güneyin taşralarında şimdilik barışçıl propoganda yapılmasını istese de diktatörlüğün baskısı altındaki komünist teşkilat, organize bir şekilde şiddete yöneldi. İş başa düşmüştü. Hükümet işbirlikçilerini, tiranları infaz ediyor; silah bulmak kolay olmadığı için halk düşmanlarını çoğu zaman palalarla doğruyorlardı. Kırsalda devrimci şiddet yükselirken şehirde de hükümet karşıtı protestolar durmuyordu. Kah üniversite öğrencileri, kah Budist rahipler Saygon sokaklarında polisle çatışıyordu. Hiç evlilik yapmayan Diem, erkek kardeşini baş danışmanı yaptı. Kardeşinin eşi olan ve kibirli demeçleriyle dikkat çeken Madame Nhu ise First Lady olmuştu. Diem, Buda'nın doğum gününde tapınaklara saldırıp Budist bayrağını indirecek kadar saygısız ve tahammülsüz bir diktatördü. 11 Haziran 1963 günü Thích Quảng Đức isimli Mayahana Budisti rahip, Saygon sokaklarında, Diem hükümetinin baskı politikalarını protesto etmek için kendini yaktı. Bu sarsıcı görüntü karşısında First Lady'nin yorumu " Alkış tutup başka bir rahibin barbekü şovunu izleyelim. Kendini yakmak isteyen başka rahip varsa kibritler benden" şeklinde oldu. Bu kibir, ilerleyen yıllarda Diem iktidarının sonunu getirecekti. Askeri darbe yönetime el koyup Diem ve kardeşini infaz etti. First Lady ise yurt dışına kaçarak canını kurtarabildi. Güney Vietnam'da darbeler, darbeleri izledi. Her yeni gelen iktidar kendisini Amerika'nın asıl gerçek dostu ilan etti. CIA çok uğraşmasına rağmen yozlaşmış kukla devlete bir türlü dikiş tutturamadı.
Budist Rahip Thích Quảng Đức, Diem hükümetini protesto etmek için Saygon sokaklarında kendini yakıyor
SAVAŞ ÇANLARI ÇALIYOR
1959 yılına gelindiğinde Vietkong'un güneydeki eylemleri ciddi boyuta ulaşmıştı. Gerillalalar kırsalda hakimiyetlerini günden güne arttırırken, Diem hükümetinin sallantıda oluşu Amerikan Başkanı Eisenhower'ı endişelendiriyordu. 12 milyonluk Vietnam'ın komünist kontrolüne girmesi domino etkisiyle 150 milyonluk bölgeyi etkileyecek , bu gelişme de Amerika'nın "özgür dünyası"nı tehdit altında bırakacaktı. Güney Vietnam hükümetine askeri ve ekonomik yardım yapılması kararı alındı.
Amerika'da bu gelişmeler yaşanırken Hanoi'de de Komünist Parti içindeki güç dengeleri değişiyordu. Hayatının on senesini Fransız hapishanelerinde geçiren ve sert kişiliğiyle tanınan Le Duan, kendi ekibiyle birlikte partide ipleri eline aldı. Yaşlanan Ho Chi Minh parti içinde artık eskisi kadar etkin değildi. CIA istihbaratta çuvallamış, Hanoi'deki bu önemli gelişmeden haberi bile olmamıştı. (Özel bir kaynaktan duyduğum kadarıyla anlatıyorum; Vaktiyle CIA'ya eğitim veren eski bir İngiliz istihbaratçısı, Vietnam istihbarat teşkilatının dünyanın en başarılı teşkilatlarından biri olduğunu, çünkü çalışma teknikleri hakkında hiçbir veri bulunmadığını belirtmiştir). Diğer önemli bir gelişme ise Fransız savaşında kuzeyden güneye asker ve mühimat taşımak amacıyla kullanılmış olan "Ho Chi Minh Trail" yani Ho Chi Minh Yolu'nun yeniden açılarak faliyete geçişiydi. (Bu efsane ikmal yoluna yazının devamında detaylı olarak değineceğiz).
1961'de Kennedy ikitidara geldiğinde Güney Vietnam'da durumlar kukla devlet adına daha da kötüleşmişti. Laos'taki iç savaşta komünistlerin zaferine seyirci kalan, Küba'daki domuzlar körfezi çıkartmasının başarısızlığının faturası kendisine kesilen, Doğu Berlin'e duvar örülmesine tepki veremeyen Kennedy'nin üzerinde kamuoyu baskısı vardı. Kennedy Güney Vietnam'a gönderdiği ordu danışmanlarının sayısını arttırdı. Güney Vietnam ordusuna silah, para ve eğitim desteğinde bulundu. Güney Vietnam ordusu Vietkong'u etkisiz hale getireceği düşünülen zırhlı araçlar ve helikopterlerle güçlendirildi. (Vietnam savaşı için ilk helikopter savaşı diyebiliriz. Helikopterler operasyonlarda, arama-kurtarma faaliyetlerinde kritik bir rol oynuyordu). Bir insanlık suçu olan Napalm ve Agent Orange adlı kimyasal gazın kullanımını onayladı. Amerikan emperyalizmi Vietnam'ı cehenneme çevirmek için gerekli altyapıyı hazırlıyordu. Ayrıca Ho Chi Minh Trail'i Kamboçya üzerinde etkisiz hale getirmek; çeşitli sabotaj ve kurtarma faliyetlerinde bulunmak üzere özel birliklerden olan 400 "Green Beret"i (Yeşil Bereliler) Vietnam'a gönderdi. (Bir dönem Star Tv'de hepimizi ekrana kitleyen A Takımı "Alpha Team"in hikayesi tam olarak buraya dayanıyor. A Takımı Green Beret'e bağlı 12 kişilik elit bir özel kuvvetti). Green Beret 65-68 yılları arasında, çoğunluğu komünist hareketlere karşı Bolivya, Kolombiya, Venezuela, Dominik ve Guetamala'da 450 gizli operasyonu yönetti. Bolivya dağlarında Che'yi yakalayıp öldüren katiller işte bu Yeşil Bereliler'di. Amerika ve Sovyetler arasındaki Küba füze krizi (ABD'nin Türkiye'deki Jüpiter adlı nükleer silahları da pazarlık konularından biriydi) bir şekilde çözülmüştü. Sovyet lideri Kruşçev Amerika'ya " sizi halk kurtuluş savaşları ile yeneceğiz" mesajını vermişti. Hesaplaşma Vietnam'a kalmıştı.
Amerika bu hazırlıkları yaparken, Pentagon'a karşı mağaralarda kadrosunu toplayan Ho Chi Minh: "ACINIZI EYLEME DÖNÜŞTÜRÜN" mesajıyla halkı emperyalizm ve uşaklarına karşı ayaklanmaya çağırıyordu. Yavaş yavaş patlak veren Sovyet-Çin ayrılığına rağmen neyse ki her iki büyük biraderden de ciddi silah yardımı ve askeri destek aldı. Güneyde Vietkong ilerleyişi sürse de eninde sonunda ABD'nin savaşa müdahil olacağı öngörülüyordu. Ho Amca "SAVAŞ 10 YA DA 20 YIL SÜREBİLİR. HİÇBİR ŞEY ÖZGÜRLÜKTEN DAHA DEĞERLİ DEĞİLDİR" diyerek Fransızlara karşı verilen uzun soluklu mücadeleyi Amerikalılara karşı da vermeye hazır olduklarını dünyaya ilan etti.
AP BAC MUHAREBESİ
2 Temmuz 1963'te Saygon kentine 50 mil uzaklaktaki Ap Bac bölgesinde yaşanan çatışma savaşın dönüm noktalarından biri oldu. Bölgede arama yapan Güney Vietnam birliği ormanda saklanmış 350 kişilik Vietkong gerillası tarafından pusuya düşürüldü. Operasyona detsek vermek için çentik tarlalarına iniş yapmaya çalışan 15 helikopterden 14'ü Vietkong tarafından vuruldu. Amerikalı yetkililerin ısrarlarına rağmen Güney Vietnam birlikleri korkularından bölgeye desteğe gidemediler. Vakit kaybeden zırhlı birlikler sessizleşen bölgeye intikal ettiler. Her şeyin bittiğini düşündükleri anda tünellerden çıkıp el bombalarıyla ve havanlarla saldıran Vietkong tarafından yeniden pusuya düşürüldüler. Düşmanı kevgire çeviren Vietkong havanın kararmasıyla yaralılarını alıp gözden kayboldu. Geriye savaş alanında 80 Güney Vietnam askeri ve 3 Amerikalı askeri danışmanın cesedi kaldı. Amerika Ap Bac muharebesi ile karşısında dişli bir düşman olduğunu anlamış oldu. Polit Büro ise hem kuzey hem de güneyde Yankee'lere karşı kazanılan bu zaferin propagandasını yaparak Amerikalıların ve helikopterlerinin yenilmez olmadığını kanıtlamış olup, savaşçılarına ve halka cesaret aşıladı.
Güneyde Diem hükümetinin askeri cunta ile devrilmesi Vietkong cephesinde coşku yarattı. Gerillaya katılımlar artarken Güney Vietnam'da taşranın %50'si Vietkong kontrolüne geçti. Zaferin yakın olduğu hissine kapılan Vietkong, sabah akşam demeden düşmana saldırılar düzenliyordu. Kennedy'nin suikaste kurban gittiği gün Hanoi'deki politbüro strateji konuşuyordu. İki Vietnam'ı tek bayrak altında birleştirme konusunda aceleci olan Le Duan, Çin'in agresif politikasına yakın duruyordu. Hanoi'nin kalkınması öncelikleri arasında yer alan Ho Chi Minh ise soğuk savaşta gerginliği azaltma yanlısı olan Sovyetler'e yakın duruyordu.
TONKİN KÖRFEZİ VAKASI
Vietnam'da taraflar arasındaki gerilim denizleri de ısıtıyordu. Kuzey Vietnam'daki Tonkin Körfezi, yer yer bölgedeki adalara saldıran Güney Vietnam botları ile Kuzey Vietnam denizcileri arasında çatışmalara sahne oluyordu. Ağustos 1964'te uluslararası sularda Kuzey Vietnam torpido botlarının Tonkin'de USS Maddox adlı destroyer'e saldırdığı ABD tarafından dünyaya duyuruldu. Amerika askeri müdahale için gerekli bahaneyi hazırlamıştı. Saldırının gerçek olup olmadığı hala muamma. Seneler sonra Tonkin'de ne yaşandığı gazeteciler tarafından General Giap'a sorulduğunda "Hiçbir şey yaşanmadı" cevabı alındı.
Kennedy'nin ölümü üzerine başkanlık koltuğuna geçen Johnson, saldırıya karşılık olarak Kuzey Vietnam'a hava saldırısı emri verdi. 64 sorti ile 5788 köy bombalandı. Saldırıda yüzlerce sivil hayatını kaybederken iki Amerikan savaş uçağı Vietnam Halk Ordusu tarafından vuruldu. Böylelikle ilk Amerikan savaş esiri (Everett Alvarez) ele geçirildi. Alvarez Vietnam hapishanelerinde tam sekiz yıl geçirecekti.
Aynı senenin Kasım ayında Güney Vietnam'daki Bien Hoa hava üssü Vietkong tarafından organize bir saldırıya hedef oldu. Saldırı Amerikan basınında şok etkisi yarattı. Ormanlarda saklanan siyah pijamalı, sandaletli adamlar, nereden buldukları belli olmayan ağır silahlarla hava üssüne saldırmış, 5 Amerikan B 52 uçağını yok edip Amerikan askerlerini öldürmüşlerdi. Vietnam Komünist Partisi'nin yeni Genel Sekreteri Le Duan, bu savaşın evden çok uzakta, maliyetli bir savaş olduğu konusunda Amerikan kamuoyunu ikna etmişti. Amerikan hedefine yapılan bu ilk doğrudan saldırı aynı zamanda politbüro tarafından verilen "Vietnam'ı terkedin" mesajıydı.
64'ün son günlerinde Saygon'un 50 mil uzağındaki Bhin Gia bölgesinde, 9. Vietkong bölüğü ilk geniş çaplı saldırısını gerçekleştirerek 32 kayıba karşılık 300 Güney Vietnam askeri ve üç Amerikalı danışmanı imha etti. Beyaz Saray kuzeyi ağır bombardıman altında tutmanın Hanoi'yi yıldıracağını düşünüp yanılmıştı. Vietkong daha da agresifleşip saldırılarını sürdürüyordu. Hızları ve cesaretleriyle düşmanın dahi savaş alanında saygısını kazanmış Vietkong'u durdurmanın, Güney Vietnam ordusu ile mümkün olmadığı artık gün yüzüne çıkmıştı. Başkan Johnson Vietnam'a asker sevkiyatı kararı aldı. 1965'te ilk Amerikan denizcileri Danang'a çıkartma yaptı. Vietnam Savaşı artık resmen başlamıştı.
Vietkong Komutanı ve Vietnam Halk Ordusu'nun dört yıldızlı Generali Nguyen Chi Thanh
CIA, Vietkong'un kırsaldaki hakimiyetini kırmak için çeşitli programlar yürüttü. "Pasification" programı ile Vietkong'un can damarı olan; vergi topladığı, erzak sağladığı, istihbarat ağı kurduğu köylerle bağı kesilecek, böylece gerilla bölgeden çekilmek zorunda kalacaktı. Bunun için belirli köylerin etrafına hendekler kazılarak, dikenli tellerle çevirerek güvenli bölgeler yaratılmaya çalışıldı. Gündüz kukla Güney Vietnam güçlerinin ve Amerikalıların denetiminde olan köyleri, geceleri Vietkong'un gölge hükümeti yönetiyordu. Dikenli teller gibi önlemler ise Vietkong için sadece mizah konusu olabilirdi.
Bu strateji çuvallayınca Yankee'ler için sınırsız şiddetin ve sadizmin önünü açacak "search and destroy" (ara ve yok et) planı uygulamaya konuldu. Kendisi de bir Vietnam gazisi olan Oliver Stone'un "Platoon"(Müfreze) filmi bu sadist stratejiden kesitler sunuyor.(Çocuk yaşta izlediğim film o yıllarda bana siyasi düşüncelerimi şekillendiren travmalardan birini yaşatmıştır). Stratejiye göre Vietkong ve taraftarları köy köy aranıp yok edilecek, taranan bölgelerde idare Güney Vietnam devletine devredilecekti. Bu operasyonlar kapsamında köyler basıldı, evler yakıldı, yüzbinlerce insan yersiz, yurtsuz kaldı. Binlerce insan Vietkong'a çalıştığı şüphesiyle işkence gördü, köy ortasında ailesinin gözü önünde infaz edildi, onlarca genç kız Amerikan denizcilerinin tecavüzüne uğradı. Yakalanan insanların çoğu Vietkong ile bağlantısızdı. Amerika Ortaçağ barbarlığını 20. yüzyıla taşımıştı.
Phoenix programı ise Vietkong'dan ziyade doğrudan sivil halkı hedef aldı. Tahminlere göre her köyde en az 3 tane komünist ajan bulunmaktaydı. Vietkong'un istihbarat altyapısını çökertmek amacıyla köyler düzenli olarak ziyaret edilip, köylüler teker teker kimlikleri ile sorguya alınıp, şüpheli görülenler tavana asma, suyla nefessiz bırakma, cinsel organlara elektrik verme, yılanla çuvala atma, toplu tecavüz gibi işkencelerden geçiriliyor, edinilen bilgiler ise askeri operasyonlarda kullanılıyordu. 1965-72 yılları arasında Phoenix programı kapsamında otuz bin kadar Vietkong sempatizanı öldürüldü. Bu operasyonlar güneyli komünistlere zor günler yaşattı, program kısmen başarılı oldu. Ama yine de Güney Vietnam'daki direnişi bitiremedi. Çünkü Vietkong da bu süre zarfında boş durmadı ve güney hükümetine çalışan 33.000 memur ve işbirlikçiyi infaz etti. Vietkong, Amerikan denizcileri gibi dillerini bilmedikleri ülkede şüphe üzerine rastgele insan öldürmüyor, ellerindeki kara listeler göre infazlarını gerçekleştiriyordu.
"Free Fire Zone" ise sivillerin tahliye edildiği bölgelerde napalm bombası kullanımı da dahil serbest olarak ateş altında tutulmasına dayanıyordu. Sivil kayıpları önleyeceği iddia edilen strateji binlerce Vietnam köylüsünün ölümüne sebep oldu. Güney Vietnam'da Vietkong'u destekleyen köyleri sivil-asker ayrımı yapmadan bombalayan ABD için 17. paralelin kuzeyi zaten bir Free Fire Zone idi.
ABD Vietnam savaşında, kimyasal silahlar da dahil, İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya ve Japonya'ya atılandan 1 milyon ton fazla bomba kullandı. Ne Napalm, ne B-52 bombardımanları, ne de yağma, tecavüz ve işkence Vietnam Halk Savaşı'nı durduramadı. Vietnam halkı cangıllarda, yeraltında tünellerde ve gökyüzünde sınırlı hava kuvvetleriyle Amerikan emperyalizmine karşı direndi. Ho Chi Minh, pirinç eken köylülerden bir ordu kurmuş; kadınıyla, erkeğiyle yediden yetmişe dövüşen bu ordu, orantısız silah gücüne sahip olan düşmanı Vietnam bataklığına gömmeye ant içmişti.
Kaynakça:
- Vıetnam, A War Lost And Won / Nıgel Cawthorne
- Vietnam Ülke Raporu / Anadolu İhracatçılar Birliği
- İki, Üç, Daha Fazla Vietnam / Che Guevara
- Vietnam War / Netflix
- Halk Savaşının Askeri Sanatı / Vo Nguyen Giap
- Halk Savaşı, Halk Ordusu / Vo Nguyen Giap
- Savaş Sanatı / Sun Tzu
- Vietnam Günlüğü / Mehmet Ali Aybar
Vietnam direnişini incelemek için yazının devamını okuyunuz.
Yorumlar
Bilge Erk
Bir solukta okudum. Vietnam savaşı ve Vietnam tarihini Fransızların kaynaklarından okuma fırsatım olmuştu ama bu yazı daha geniş bir çerçeveden ele almış. Kaleminize sağlık efendim..
Yorum Yaz