GÜLÜMSEYEN KRALLIK TAYLAND

GÜLÜMSEYEN KRALLIK TAYLAND

Batısındaki Andaman Denizi ve doğusundaki Tayland körfezi üzerinde dünyanın en güzel adalarına ev sahipliği yapan, 71 milyon nüfuslu, başkentinde siyasi çalkantıları, askeri darbeleri hiç eksik olmayan, 88 yaşında dünyaya gözlerini yumuncaya kadar dünya üzerinde tahtta en uzun süre kalabilmiş bir krala sahip, komşuları Vietnam, Laos, Kamboçya gibi sömürgeleştirilmemiş, muhteşem doğası, tapınakları ve sex turizmi ile ünlü Güneydoğu Asya’nın en gözde ülkesi Tayland… Thai ülkesinde bir sene yaşamış olmamdan aldığım yetkiye dayanarak bu blogu kaleme almaya başladım. Önceki Kamboçya ve Vietnam bloglarımın fazla politik ve uzun olması nedeniyle aldığım tepkilerden ötürü bu çalışmayı gezi bloğu tadında bırakmaya karar verdim.

                                                    Renkleri halkı, budizmi ve krallığı temsil eden Tayland bayrağı

                                                                   Tayland Haritası

Tayland tarihine kısaca bir gözatacak olursak; coğrafyadaki ilk uygarlıklar 6.yy’da hüküm sürmüş, 10.yy’da Çin’in Yunnan toplumundan olduğu tahmin edilen Taylar bölgeye göç etmeye başlamış, 13.yy’da Siyam şehir devletleri kurulmuş, bu devletler birbirleriyle yüzyıllarca savaşmış, 400 yıl kadar Ayutthaya devleti iktidarında refah dönemi yaşamış, daha sonra Burmalıların işgaline uğramış, kral Taksin döneminde ise kaybedilen topraklar yeniden geri alınmış.

Avrupalı sömürgecilerin Güneydoğu Asya ülkelerini birer birer kolonileştirdiği yıllarda, Kral IV.Rama İngiltere ve Fransa arasındaki rekabeti iyi değerlendirip denge politikası güderek ülkeyi sömürgeleşmekten kurtarmıştır. 1956 yapımı “The King and I” adlı film saraya İngilizce öğretmeni olarak gelen bir İngiliz hanımefendi ile kral IV. Rama arasındaki ilişkiyi anlatıyor. Film Tayland’da yasaklanmıştır.(Ülkedeki sansürü ilerleyen bölümlerde anlatacağım.) Sonrasında tahta geçen V.Rama ise reformcu politikaları ile ülkeye bugünkü vizyonunu kazandırmış. V. Rama halk arasında çok sevilen, yarı tanrı olarak kabul edilen ve heykelleri dikilen bir liderdir.

Taylar Theravada Budizmine inanan dindar bir toplum. Her biri birbirinden gösterişli binlerce tapınak büyükşehirlerin merkezlerinden en ücra köylere kadar yayılmış durumda. Dindar bir toplumda sex turizmi ve ladyboylar neden bu kadar yaygın diye sormayın, hepsinin dini bir gerekçesi var. Budizme göre gençler yaşlılara, fakirler zenginlere saygı göstermek zorunda. Ayrıca dini olarak gençler ailelerinin geçimini sağlamakla yükümlü. Fuhuşun turistik bölgelerde ek iş olarak tercih edilmesinin sebebi bu. Gündüz farklı sektörlerde çalışan kızları akşam barlarda iş tutarken görebilirsiniz. Çünkü yoksul ailelerden gelen bu kızlar ailenin tüm yükünü omuzluyorlar.

Kızlar genelde Tayland’ın kırsal kesimlerinden, Isaan gibi yoksul bölgelerden, Kamboçya, Burma, Laos gibi fakir ülkelerden Pattaya, Puket gibi turistik merkezlere çalışmak ve ailelerine bakmak için geliyorlar. Sohbet ettiklerimin bir çoğu dul ve çocukluydu. Şanslı olanlar 50 yaş üzeri batılı erkeklere kapağı atıp hayatlarını kurtarıyorlar. Taylar hem genetik olarak hem de gamsızlıkları sayesinde kendi yaşından ortalama 10 yaş genç gösteren bir halk. 40 yaşında bir Taylı kadın 30 gösterdiği için barda çok rahat müşteri bulabiliyor. Genelde 1000( yaklaşık 30 usd) ile 5000 baht arası ücret talep ediyorlar.

                                                                                  Tayland'ın bar kızları

Tayland bildiğiniz gibi “ladyboyları” ile ünlü. Taycada “Kathoey” şeklinde hitap ediliyorlar. Eşcinsellik Budizm’de hoşgörülüyor. Budizm kadının içindeki erkek ve erkeğin içindeki kadından bahsediyor. Bu da toplumda ladyboylara yönelik bir hoşgörü iklimi yaratmış. Türkiye’de olduğu gibi ne aileler tarafından dışlanıp cinayetlere kurban gidiyorlar, ne de sokakta polis şiddetine maruz kalıyorlar. Bu ülkede bir ladyboy karşınıza tezgahtar, şirket müdürü, işletmeci, garson, avukat, bar tender vb çeşitli mesleklerle çıkabilir. Yani hepsi fuhuş sektörünü tercih etmiyor. Kostüm ve dans ağırlıklı Transvesti Showlar turistlerin oldukça ilgisini çekiyor. Bunlar çoluk çocuk gidebileceğiniz erotik olmayan showlardır. Sahneleri muhteşem, izledikten sonra sanatlarına ve performanslarına saygı duyuyorsunuz. Yalnız show çıkışında kendileriyle hatıra fotoğrafı çektiren izleyicilerin yakasına para da para diye yapışmasalar daha şık olacak. Bu derece sanatsal bir performans sonrası tabiri caizse yaptıkları bu çingenelik Tayland'ın gerçek yüzünü pat diye suratınıza çarpıyor.

Ülkede geçirdiğim bir sene boyunca kafamı çevirip baktığım,” vay be hoş hatunmuş” dediğim kadınların çoğu ladyboy çıktı. Yalan yok Tay kadınlarıyla yan yana koyduğunuzda ladyboylar daha güzeller. Her yıl Pattaya’da Miss Tiffany’s Universe adında bir uluslararası trans güzellik yarışması yapılıyor. Ülkede eşcinsel erkekler olduğu kadar azımsanmayacak oranda lezbiyen çiftler de var. Genellikle saçları kısa kestirip erkek rolünü üstlenen tomboylar adeta bir aile reisi gibi eşinin ve onun eski evliliğinden olan çocuklarının bakımından sorumlu. Yani burada lezbiyenlik bizim Beyoğlu marjinalleri gibi strap on-dildo ile birbirlerini becermekten ibaret değil. Tay erkekleri alkolik, sorumsuz, kumarbaz ve çocuk ruhlu olduklarından bazı kadınlar daha oturaklı lezbiyen ilişkileri tercih edebiliyorlar.

                      Ladyboy güzellik yarışmalarından biri olan Miss Tiffany'den bir kare. Güzelliklerine siz karar verin.

Merhum Tayland Kralı çok yönlülüğü, sanata düşkünlüğü ve Tayland halkı için yaptıkları ile dikkat çekiyor. O, caz besteleri olan bir müzisyen, bir ressam, Nikon sponsorluğunda bir hava fotoğrafçısı, patentli hava filtreleri ve sulama sistemleri buluşları olan, ürettiği sistemler hala tarımda kullanılan bir mucit. Tahtta kaldığı süre boyunca 16 tane darbe ve anayasa görmüş, kendisine duyulan derin saygı sayesinde bazı ayaklanmaları ve çatışmaları bastırmış. Yeri geldiğinde darbeci askerleri ve politikacıları önünde diz çöktürüp barıştırmış ama genel olarak siyasetten mümkün olduğunca uzak durmaya çalışmış bir Monark. “Lèse Majestè” diye bir kanunla kendisine yönelik her türlü kötü davranış, söz, eleştiri (yerli ya da turistlerce yapılsın) cezaya tabi. İsviçreli bir turist gibi resmine sakal bıyık çizerseniz 15 yıl hapis cezasına çarptırılabilirsiniz.

Kral Aduljadej 13 Ekim 2016’da Hak’ka yürüyerek Tayland halkını gözyaşlarına boğdu. Cenazesi yakılmak üzere Bangkok'ta bir tapınakta bekletildi. Bu bir sene boyunca Thai halkı yas tutmak için sadece siyahlara büründü. Bu tarihi ana tanıklık etmek için ben de Türk ve Thai dostlarımla cenazeye katıldım. Sokaklar hınca hınç doluydu. Aduljadej'in ardından oğlu Vajiralongkorn tahta geçti. Yeni Kralımız aynı zamanda Hava kuvvetlerinde Tayland Komünist Partisi’ne karşı operasyonlara katılmış bir savaş pilotu ve eski Genel Kurmay Başkanı. Üç prensesten biri Amerikalı ile diğeri ise kraliyet ailesinden alt zümreden biri ile evlenmeleri nedeni ile Kraliyet haklarından vazgeçmişler. Diğer prenses ise gönüllü yardım kuruluşlarında çalışan, halkın sempatisini kazanmış bir hanımefendi. Aynı zamanda “Ablacı”lığı ile biliniyor. Kralın torunlarından biri ise 2004’teki tsunamide hayatını kaybediyor.

                     Tahtta en uzun süre kalan rahmetli Kral Rama 9, ana kraliçe ve bugünkü Tayland kralı Vajiralongkorn

Tayland Komünist Partisi’nin tarihine kısaca bir değinecek olursak; 1920’lerde kuruluyor. Maoist çizgideki parti Bangkok entelektüellerinden ve ülkenin kuzeyindeki köylü nüfustan taraftar buluyor. Çin tarafından desteklenen parti 1960’larda Tayland hükümetine karşı silahlı mücadele başlatıyor. 14.000 kişilik gerilla gücüne ulaşıp kuzey kırsalında “kızıl siyasi üstler” kuruyor. Çift kutuplu dünyanın çözülüp örgütün finansal destekçilerini kaybetmesinin ardından parti liderleri Tayland hükümetinin genel affından yararlanarak normal hayatlarına geri dönüyorlar ve böylece 90’lara gelindiğinde parti kendini feshediyor.

                                                   Kuzey Tayland'a üslenen Çin destekli komünist gerillalar

 

Ülkede kral ile ilgili her türlü yazılı ve görsel çalışma sansüre tabi. Wikipedia’nın Tayland sayfası, “The King and I” adlı 1956 yapımı müzikal, “King Never Smiles” isimli Amerikalı bir gazetecinin yazdığı kralın biyografisi bunlardan bazıları.(Kitapta anlatıldığına göre Kral hiç bir fotoğrafında gülmüyor. Bu, Budizmde yarı tanrı olmanın bir hikmeti olarak kabul ediliyor.)

Medyadan da takip ettiğiniz üzere Tayland son yirmi seneyi politik çalkantılarla geçirdi. Ülke tarihinde gerçekleşen 12 darbenin ikisi son 20 yılda iktidara geldi. Eski bir polis müdürü olan, ülkenin en zenginlerinden başbakan Taksin Şinavatra’nın 2006’da yurtdışı gezisindeyken ordu tarafından iktidardan indirilmesinden sonra toplumda büyük bir kamplaşma meydana geldi. Kraliyet yanlıları ve Bangkok merkezli orta sınıf “sarı gömlekliler” olarak anılan Taksin karşıtı cepheyi oluştururlarken, Kuzey ve Kuzeydoğu Tayland’ın kırsal kesimlerinden destek alan “kırmızı gömlekli” Taksin taraftarları kraliyet çevresi ve burjuvalara karşı savaş açtılar. Darbe sonrası seçimde yine Taksin yanlısı bir başbakan iktidara gelince sarı gömlekliler aylarca bir havaalanını işgal ettiler. Seçimlerde hile yapıldığı iddiası ile seçim iptal edildi ve sarı gömleklilere yakın ılımlı bir lider başa getirildi. Bunun üzerine kırmızı gömlekliler günlerce Bangkok şehir merkezini işgal ettiler. Çoğunluğu şehir dışından, kırsallardan gelen ve parayla toplandığı iddia edilen kitleye her gün kumanyalar dağıtıldı. Gösterileri devrik başbakan Taksin finanse etti.(Para dağıtarak mitinge adam toplamak bir yerden tanıdık geldi mi?)

2010’daki olaylarda 100’e yakın asker ve sivil hayatını kaybetti. 2011 seçimlerinde yeniden Taksin’in kızkardeşi Yingluck Şinavatra seçimleri kazanıp ülkenin ilk kadın başbakanı oldu. Sarı gömlekliler yeniden sokaklara taşınca Yingluck istifa etmek zorunda kaldı ve ordu 2014’te yeniden yönetime el koydu. Yingluck yolsuzluk suçlamasıyla yargılanıp iktidardan el çektirildikten sonra ortadan kayboldu. Cunta lideri ve Başbakan Orgeneral Prayuth genel seçimlerin yapıldığı 18 Kasım 2018 tarihine kadar ülkeyi cunta ile yönetti. Genel seçimlerde kendi partisi ile seçimi kazanıp! askeri cuntayı sivil bir ambalajla yönetmeye devam etti. Ta ki 2023 senesine kadar.

2020 sonrası Bangkok yeniden öğrenci eylemleri ile sarsılmaya başladı. Pandemi yönetimi, monarşi ailesini koruyan lese majeste(Article 112) kanunu, ekonomik kriz ve monarşi ailesinin harcamaları protestoların gündemindeydi. Polis şiddetine, tazikli su ve gaz bombalarına karşı kalkan olarak kullanılan şişme sarı ördekler protestoların sembolü haline geldi. Eylemciler ayrıca Hunger Game filmindeki selamı da sembolleştirip direnişin simgelerinden biri yaptılar.

Tayland 2023 genel seçimlerine bu siyasi iklimde gidilirken, sokaktaki değişim isteyen gençlerin desteğini alan yeni bir figür seçimlerde sürpsiz bir şekilde birinciliği göğüsledi. Move Forward partisinin genç lideri Pita  Limjaroenrat, monarşiyi koruyan anayasa maddesi Article 112'yi kaldıracağı, asker ve iş dünyasının siyaset üzerindeki hakimiyetine son vereceği vaadiyle seçimlerde muhafazakar partileri geride bırakarak mecliste koltuk çoğunluğuna ulaştı. Ancak seçimleri kazanmak yetmiyor. Başbakanlık için meclisten güven oyu alıp, askeri cuntanın yerleşik kurumu olan 250 üyeli senatonun da onayını alması gerekiyordu. Güven oyu için yapılan ilk seçimde yeterli çoğunluğu sağlamayan Pita, ikinci tura giderken karşısına saçma bir engel çıkartıldı. On yıldır faaliyet göstermeyen bir TV yayın kuruluşunun babasından kendisine miras kalan hisseleri bahane gösterilerek ikinci tura gitmesi engellendi. Monarşi ve ona bağlı olan elit, ülkede değişim istemiyordu. Pita'nın oyundan düşürüldüğü seçimlerde diğer bir monarşi karşıtı parti olan Pheu Thai partisinden Srettha Thavisin başbakan olarak seçildi. Lese Majeste'nin kaldırılması tartışmalarını şimdilik erteleyerek muhafazakar senatonun da desteğini alan, eski kırmızı gömlekli hareketinin siyasi devamı olan Pheu Thai partisi böylece koalisyon hükümetini kurabildi. Pita'nın seçimlerden bloklanmasının yeni bir sokak protestoları dalgasını başlatacağı endişesinin şimdilik yersiz olduğu görülüyor. Pita, iktidar mücadelesini zamana yayarak bir sonraki seçimlerde yeniden aday olacağını açıkladı. Boomerlara karşı verdiği mücadelede Pita'ya başarılar diliyoruz.

                                                                                 2023 Tayland seçim sonuçları

Tayland’da Tayların dışında Çin, Malay, Khmer, Burmalı azınlıklar yaşamakta. Her azınlık farklı Budizm inancını yaşatıyor. Taylar Theravada Budizmine inanıyorlar ve antik dinleri olan animizmin ruh inancını da budizmin içinde yaşatıyorlar. Ülkeye gittiğinizde her evin ve iş yerinin önünde bir “ruh evi” göreceksiniz. Ruh evlerine her gün tütsüler dikip, ölmüşlerin hala aramızda dolaşan ruhlarına ikram maksatlı yiyecek, içecekler sunuyorlar. Tayların yaşamında Budizm önemli bir yer kaplamakta. Dini bayramları, kutlamaları, festivalleri, Buda günleri, Kralın doğumgünü, Kraliçenin doğumgünü vb. kutlamalar hiç bitmiyor. Sürekli caddeler, sokaklar bayramları temsilen flamalarla, çiçeklerle, heykellerle süsleniyor. Halk fakirlikten kırılsa da kutlamalarda tasarrufa gidilmiyor. Çünkü burası “Kingdom of Smiles”.

Erkek çocukları bizdeki Kuran kursları gibi dini eğitim için birkaç aylığına tapınaklara yollanıyorlar. Özellikle Çin kökenli Tayların yaşadığı Puket’te her yıl Vejeteryan festivali düzenleniyor. 10 gün boyunca hayvansal ürünler yemiyorlar. Bizim Nakşiler gibi transa geçip yanaklarını şişle deliyorlar. Şehir merkezindeki geçit töreninden sonra motorumla şehir dışındaki tapınaklara kadar grubu izledim ve tapınaklarına girip fotoğraflarını çektim. Aralarındaki tek yabancı bendim. Hoşgörülü olduklarından engellemeye çalışmadılar. Ya da trans halinde olduklarından beni farketmediler bile.

                                                         Her evin ve iş yerinin önünde bulunan ruh evleri

                                      Phuket Vejetaryan festivali'nden ilginç kareler

Taylar “wai” adı verilen, aslen Hint kültüründen gelen selamlama şekliyle selamlaşıyorlar. Gençler yaşlılara, fakirler zenginlere, astlar üstlerine selam verirken kafalarını da eğiyorlar. Biz “farang”ların da yerel halkı bu şekilde selamlaması daha doğru.

* farang: Thai dilinde yabancı demek.

                                                                                 Geleneksel Wai selamı

 

Güney Tayland’ın Pattani bölgesinde Malay kökenli müslüman bir azınlık yaşıyor. 100 yıl önce Pattani’de bağımsız bir İslam devleti kurulmuşsa da Siyam işgali sonucunda yıkılmış. İslam’ın şafi itikatının takipçisiler ve tarikatta Nakşiler. 2000’lerin başında bir grup müslüman asimilasyona uğradıklarını iddia ederek silahlı mücadeleye başlamışlar ve Bangkok da dahil bir çok şehirde bombalı eylemler gerçekleştirmişler.

Puket de dahil olmak üzere Güney Tayland’ın bir çok turistik adasının yerli nüfusunu Müslümanlar oluşturuyor. Puket adasında geçirdiğim bir yıl boyunca müslüman nüfusa yönelik en ufak bir ayrımcılık gözlemlemedim. Camiler açık, müslüman okulları faal, müslüman kuruluşları, bayramları, kutlamaları gayet özgür. Hatta bir sene boyunca Rus kız arkadaşımla birlikte camiye 100metre mesafedeki, müslüman mahallesindeki bir evde yaşadık. Türk ve Arap yobazlarıyla karşılaştırılamayacak kadar hoşgörülüler. Erkekler takke,sarık ve cübbeleriyle dolaşıyorlar. Kız arkadaşım mini kot şortuyla mahallede dolaştığında Allah’ın bir kulu kafasını çevirip bakmıyor, kınamıyor, rahatsızlık vermiyor. Erzurum’da böyle dolaşsa Barbar Türkler 10 metre yürümeden taşlamaya başlarlar. Kadınlar zaman zaman modlarına göre başörtülerini çıkartıyorlar. Erkeklerle de el sıkışıyorlar. Bir müslüman kadın ve erkek aynı ortamda çalışabiliyorlar. Araplar gibi, başbaşa kaldıklarında ilk akıllarına gelen şey seks değil. Bazı turistik müslüman adalarda satış elemanı olarak çalışan müslüman ladyboylar bile gördüm. Bu bile ne kadar hoşgörülü olduklarını açıklamaya yeterli. Camiler bizdeki gibi soğuk ve ciddi mekanlar değil, aksine namaz saatleri dışında kadınların merdivenlerine oturup dedikodu yaptıkları, çocukların bahçesinde bisiklet sürüp top koşturdukları sosyal mekanlar.

Hint mitolojisinde tanrı Vişnu’nun bineği olan yarı kartal, yarı insan Garuda figürünün kültürlerinde önemli bir yeri var, ayrıca Tayland Krallığı’nın da sembolü. Bu figürün yaptığı çağrışım “faranglar” tarafından pek sevilmiyor, çünkü tüm resmi belgelerde bu kuşun resmi var. Tayland’da business yapanlar için üzerinde bu kuşun olduğu resmi belgeler genelde polise ödeme yapılma zamanı geldiği veya ceza kesildiği anlamına geliyor.

                                                                                   Garuda Efendi Hazretleri

 

Tayland’a tatile gitmeyi düşünenlere muson ikliminin en sıcak günü kabul edilen 13 Nisan’da kutlanan “Songkran” su festivalini denk getirmelerini tavsiye ederim. Tay geleneklerinde güzel kokulu çiçekli suların ve pudraların insanların birbirinin yüzüne nazikçe sürülmesi şeklinde kutlanan festival, bugün turistlerin de katılımı ile pompalı su tüfekleri ve kovalarla insanların birbirine saldırdığı vahşi bir su eğlencesine dönmüş durumda. Meraklanmayın festivale katılım yüzde yüz ve kimse size yaptıklarınızdan dolayı kızmayacak. Belediye vidanjörleri sokak sokak dolaşıp köşe başlarındaki dev kovalardaki suları tazeliyor, yerli ve milli bir bayram olduğu için organizasyon hükümet tarafından destekleniyor. Çocukluğunuza dönmek istiyorsanız Songkran sizin için birebir. Yalnız aşırı alkol tüketimi ve kayganlaşan yollar nedeniyle çok fazla motor kazası ve ölüm gerçekleşiyor. O gün cep telefonlarınıza su geçirmez kılıflar almaya ve motor kullanmamaya dikkat edin.

Ülkenin öne çıkan sembollerinden biri 7/eleven mağazaları. Türkiye’de sınırlı sayıda var, Tayland’da ise her 100 metrede bir. Kozmetikten hotdog’a her türlü ihtiyacınızı bulabileceğiniz mağazaların kokusuna alışmanız biraz zaman alacak. Mağazada hotdog, hamburger vs fastfood ürünler de satıldığından içerideki yoğun koku, alışana kadar burnunuzun direğini kırıyor. Ülkede yaklaşık 14000 7/eleven mağazası var. Aslında bu arakam daha yüksekti ancak pandemi döneminde mağazaların bir kısmı kapandı. Bunların yarısına yakını Bangkok’ta. Artık öyle benimsenmiş ki mağazalarda Tayland hatırası olarak 7/eleven baskılı t-shirtler bile satılıyor.

                                                        Tayland'ın sembollerinden biri olan 7/eleven mağazaları

Tay insanında felaket derecede bir beyazlama çabası var. Kozmetik ürünlerin çoğunda “whitening” yazısını görüyorsunuz. Beyaz ten güzelliğin ve asaletin sembolü. Esmer ten hor görülüyor. Bu yüzden öğlen saatlerinde güneşe çıkmıyor ya da uzun kollu elbiselerle dolaşıyorlar.

Tayland’da ulaşım taksilerin dışında diğer Güneydoğu Asya ülkelerinde olduğu gibi yolların fatihi TukTuklarla sağlanıyor. Tuktukçular sokaklardaki en büyük mafya. Sakın ola bir TukTukçu ile kavga edeyim falan demeyin.Taksiye biniyorsanız taksimetre açtırın, çok daha ucuza gelecektir.

Taylar komşu ülkelere tepeden bakan, burnu havada bir millet. Tayların gözünde Burmalılar, Kmerler, Laoslular aptal, cahil ve işe yaramazlar. Genelde ağır işçilik isteyen işlerde bu fakir komşular çalıştırılıyorlar. İnşaat işçiliği Asya Kürdleri olan Burmalıların elinde. Şayet Tayca biliyorsanız bir restauranta oturup Tayca sipariş verdiğinizde anlaşılmadığınızı göreceksiniz. Çalışanlar genelde Kmerli, Vietnamlı, Burmalı işçiler. Taylar güleryüzlü olmalarına rağmen milliyetçiliğin zirvede olduğu bir toplum. Cezaevinde yatmış faranglardan dinlediğim kadarıyla ellerine düştüğünüz bu yanlarınıyüzlerini göstermekten çekinmiyorlar.

Trafik İngiltere gibi soldan ilerliyor. Merak etmeyin kısa sürede adapte oluyorsunuz. Bangkok dışındaki şehirlerde tuktukçulara para bayılmaktansa motor kiralamak daha makul. Günlük kiralar modeline göre 300-500 Baht arasında.  Yerel A2 motor ehliyetiniz yoksa tafik kontrollerinde 500 Baht ceza ödüyorsunuz. Türk ehliyetinizi mutlaka üzerinizde taşıyın, bunun yanında Thai ehliyeti almayı ihmal etmeyin. Turistik amaçlı geldiyseniz de yediğiniz ceza kağıdını tatil boyunca yanınızda taşıyın. Zira bu kağıdın geçerliliği iki hafta, çevirmelerde göstererek cezadan yırtabilirsiniz.

Tayland senelik %2.7 büyüme gösteren, dünyada 30. sırada yeralan bir ekonomiye sahip. Bu rakam %7'lerdeyken pandemi sonrası hızla aşağılara indi. Hızla sanayileşen ülkede turizm ekonominin yüzde 18’sini oluşturuyor. Turizmde yabancı yatırımlar fazla. Özellikle Rus ve Türk tur operatörlerinin pastadaki payı büyük. Yabancılar için şirket açmak çeşitli şartlara bağlı. Şirket hisselerinin en az %51'ine bir Tayliyi ortak yapmanız gerekiyor. Muhasebeciler belirli bir ücret karşılığında kağıt üzerinde şirkete ortak olup belgelerinizi hazırlıyorlar. Bir şirkette çalışmak istiyorsanız ise “work permit” almanız gerekiyor. Ülkede binlerce kaçak işçi çalışıyor. Özellikle bir kaç acentanınkiler dışında tüm Rus tur operatörlerinin tüm rehberleri kaçak işçi pozisyonunda. 

Şirketlerde patron-çalışan mesafesi yok denecek kadar az. Gereksiz saygı, patron karşısında el pençe divan durmak yok. Birlikte çalışılıp birlikte aynı sofraya oturulup yemek yeniyor. İş yerlerine girerken ayakkabılarınızı dışarıda bırakıyorsunuz. Ofiste çıplak ayakla çalışılıyor. Hava 12 ay 30-35 derece dolaylarında gezindiğinden üşütme şansınız olmuyor. Süpermarketler dışında hemen hemen eczaneler de dahil tüm mağazalara çıplak ayakla girmeniz gerekiyor. Ayakkabıyla içeri girmek saygısızlık sayılıyor. Tay kültüründe ayak aşağı bir uzuv olarak kabul ediliyor. Birine doğru ayak tabanınızı gösterecek şekilde oturmak saygısızlık sayılıyor.

Gelelim çok merak ettiğiniz böcek yeme meselesine. Evet kızartıp çatır çutur yiyorlar. Ama daha çok çekirge, hamam böceği gibi küçük olanları. Sokaklarda sattıkları dev örümcekler ve akrepleri pis buluyorlar ve sadece salak turistlere yediriyorlar. Turistler böcek tezgahlarının fotoğraflarını çekmeye bayıldıkları için bu işi de ticarileştirmişler. Fotoğraf çekmek 10 Baht. Böcek ile ilgili kötü bir anımı anlatayım. Bir gün Taylı kız arkadaşımla barda oturuken bizim Mardinli midyeciler gibi seyyar bir böcekçi yanımıza geldi. Kız ile arkadaşı yaklaşık 100 tane böceği kabuklarını soyarak afiyetle yediler. Bi ara sevgi gösterisi olarak kız dudağımdan öpmeye çalıştı, bar sandalyedesinden atlayıp uzaklaştım. Bu da böyle bir anımdır.

Tayland Türk pasaportlarına vize istemiyor. Umumi pasaporta 30 gün, yeşil pasaporta ise 90 günlük vize alabiliyorsunuz. Vizenizi uzatmak isterseniz "viza run" denen komşu ülkelere günü birlik giriş-çıkış uygulamasını gerçekleştirmeniz gerekiyor. Bazı havayolu firmaları uçuşlardan önce dönüş biletinizi görmek istiyor. Bu soruna da hazır olun, dönüş biletinizin bir çıktısı cebinizde olsun. Pandemi sonrası vize rejimi biraz daha gevşemiş durumda. Malum ülke turizmi ağır yara aldı ve iki yıl boyunca süren ağır ekonomik zararın telafi edilmesi gerek. 

Son olarak Tayland'ın geçtiğimiz sene Yeşil Devrim yaparak cannabis'i Asya'da ilk serbest bırakan ülke olmasından bahsedelim. Cunta destekli muhafazakar eski hükümetin çıkardığı legalizasyon, pandeminin açtığı ekonomik yaraları iyileştirmeye yönelikti. Bangkok'u Asya'nın Amsterdam'ı yapan yeni yasal düzenleme hedeflerine ulaşarak Turizm piyasasında patlamaya yol açtı. Şu anda Bangkok'ta binden fazla lolipopundan kekine esrarın her türlü ürününe ulaşabileceğiniz satış noktaları bulunmakta. Bu serbestliğin istismar edileceği Tayland'daki yaşamı bilen herkesin tahmin edeceği bir durumdu. Yasal sertifikalı mağazalar dışında sokakta, tezgahta, tuktukta her yerde esrar ürünleri satılıyor. Sigara içilmesi yasak olan sokaklar şu anda cayır cayır esrar dumanı ile kaplı. Bu durum liberalinden muhafazakarına farklı partileri rahatsız ediyor. Yeni Başbakan Srettha Thavisin yalnızca medikal amaçlı tüketimine izin verileceği bir düzenlemeye gidilmesinden bahsetti. Ancak ok yaydan çıkmış görünüyor. Şu anda çiftçiliğinden satışına onbinlerce insan bu sektörden ekmek yiyor. Esrarın yasallaşması herkese olumlu yansımadı. Tarlasındaki kavunu karpuzu bırakıp FOMO'lanarak cannabis eken çiftçilerin çoğunluğu zarar etmiş durumda. Zira Amerika'dan ülkeye kaçak yollardan gelen ucuz esrar ve aşırı arz fiyatları dibe çekmiş durumda. Üretici elinde kalan hint keneviri ile ne yapacağını kara kara düşünüyor.

Ülkede cannabisin serbest olması, bu nevaleyi uluslararası uçuşlarda yanınıza alabileceğiniz anlamına gelmiyor, aman dikkat! Uçuştan önce çantanızda, valizinizde kalmış mı diye kontrol etmeyi unutmayın. İneceğiniz ülkede başınız derde girmesin. İç hat uçuşlarında esrarla uçma konusu hala bir muamma. El bagajına değil, check-in'e verdiğiniz bagaja koymanız tavsiye ediliyor. 

 

                                                                   

Yazının devamı için tıklayın.

 

Yorumlar

img
Site Logo

"Planlarını gece gibi sakla, vurduğunda yıldırım gibi çarp". Sun Tzu

İletişim Bilgileri

Hanoi Opera House Hanoi

sputnik.erkan@gmail.com