BOMBARDIMANLARIN YIKAMADIĞI ÜLKE: LAOS
Laos Demokratik Halk Cumhuriyeti; dağlar, ormanlar, mağaralar, şelaleler ve Budizm için kutsal sayılan Mekong Nehri ile kaplı bakir bir coğrafyaya sahip, denize sınırı olmayan kara ile çevrili bir Güneydoğu Asya ülkesidir. Bu yemyeşil bakir coğrafya, tıpkı komşusu Vietnam gibi; iç savaşlara, Amerikan, Japon ve Fransız sömürgeciliğinin işgallerine ve kanlı savaşlara tanıklık etmiştir. Laos'u internette aratan bir kişinin karşısına çıkan ilk bilgiler, bu bakir coğrafyanın güzellikleri değil, dünyada metrekareye en çok bomba düşen ülke oluşudur. 1964 ile '73 arasında Amerika Birleşik Devletleri Hava kuvvetleri tarafından yapılan 230.516 sortide, 113.716 bölgeye 2.7 milyon ton bomba düşmüş ve bu saldırılarda 30.000 Laos vatandaşı ve Vietnamlı ölmüştür. Bu bomba Amerika'nın İkinci Dünya Savaşı'nda Avrupa ve Asya'ya attığı toplam bomba miktarından fazladır. Bırakılan bombaların 80 milyonu patlamamış, bu patlamayan bombalar kazayla infilaklar sonucu 20.000 insanın canına mal olmuş, binlercesini sakat bırakmıştır. Bugün hala her yıl ortalama 50 kişi bu bombalar yüzünden hayatını kaybetmektedir. Laos hükümeti ve çeşitli NGO'lar ülkeyi bombalar ve mayınlardan temizlemek için çalışma yürütmektedir. Laos Başbakanı'nın yaptığı bir açıklmaya göre Laos'u tamamen bombalardan temizlemek 100 yıl sürebilir.
LAOS TARİHİ
Bugünkü Laos'un tarihi ve kültürel kimliği , 13. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Güneydoğu Asya'nın en köklü krallıklarından biri olan Lan Xang( Milyon Filin Ülkesi)'a kadar uzanıyor . Güneydoğu Asya'daki merkezi coğrafi konumu nedeniyle krallık, kara ticaretinin merkezi haline geldi ve ekonomik ve kültürel açıdan zenginleşti. Bölge 18. yüzyıldaki Fransız sömürge dönemine kadar Siyam(Tayland), Burma(Myanmar), Khmer(Kamboçya) Krallıkları arasındaki güç mücadelesine sahne oldu. 1637'de Sourigna Vongsa tahta çıktığında Lan Xang, sınırlarını daha da genişletti ve altın çağını yaşadı. Vongsa ardından varis bırakmadan ölünce, krallık bir iç çatışma döneminin ardından üç ayrı krallığa bölündü: Luang Phrabang , Vientiane ve Champasak .
1860'lara gelindiğinde ilk Fransız kaşifler, güney Çin'e ulaşıma uygun bir su yolu bulma umuduyla Mekong Nehri'nin rotasını çizerek kuzeye doğru ilerliyorlardı. Fransa, Mekong Nehri'ni Güney Çin'e giden bir rota olarak kullanmayı umuyordu. Her ne kadar Mekong'da çok sayıda akıntı olması nedeniyle ulaşım mümkün olmasa da, Fransız mühendisliği ve demiryollarının birleşimiyle nehrin ehlileştirilebileceği umut ediliyordu. Fransa askeri gücü ile Güneydoğu Asya coğrafyasını adım adım sömürgeleştiriyordu. Fransa, önce 1895'te Çin'le bir anlaşma yaparak Luang Namtha ve Phongsali'nin gibi kuzey Laos provinslerinin kontrolünü ele geçirdi. Ardından Siyam krallığı ile savaşıp Laos krallığını ve Siyam'ın Kamboçya'da işgal ettiği toprakları (Battambang, Siem Reap ve Banteay Meanchey) kontrolü altına alarak Fransız Hindiçi'nin sınırlarını genişletti. Hem Fransızların hem de İngilizlerin Çinhindi'nin bazı kısımlarını kontrol etme konusunda aralarında ihtilaf vardı.. 1890'larda iki kez Yunnan'a giden iki farklı rota üzerinde savaşın eşiğine gelseler de, arazinin çetin oluşu birlik hareketlerini zorlaştırıyor, savaşı daha maliyetli ve güç hale getiriyordu. 1904'te Fransızlar ve İngilizler, aralarındaki pek çok farklılığı bir kenara bırakarak Güneydoğu Asya'daki bu anlaşmazlığa son verdi.
1920'ye gelindiğinde Fransa, Laos'taki sömürge düzenini tam anlamıyla kurmuştu. Ancak Laos'un Fransa için önemi Vietnam'a göre ikinci plandaydı. Fransa'nın Vietnam, Kamboçya ve Laos'u sınırları içine alan Fransız Hindiçini Birliği, Güneydoğu Asya halkları arasında koloni karşıtı mücadelenin başlamasını tetikledi. Bu coğrafyada yaşayan insanların farklı diller ve kültürlere sahip olmasına rağmen, ekonomik ve coğrafi olarak aynı kaderi paylaştıklarını gören Vietnamlı lider Ho Chi Minh, sömürgecilere karşı topyekün mücadele etmek için 1930'da Hindiçini Komünist Partisi'ni kurdu. Bu parti daha sonra Viet Minh adını alacaktı. Komünistler dışında kalan yurtseverler ise 1945'te Kamboçya'da Khmer Issarak ve Laos'da milliyetçi Lao Issara(Özgür Laos) hareketlerini kurdular. Komünist Viet Minh bu milliyetçi örgütleri koordine ediyor, komünist olmayan yurtseverleri bu hareketlerin çatısı altında toplamaya çalışıyordu.
FRANSIZ SÖMÜRGE DÖNEMİ
İkinci Dünya Savaşı sürerken Japon orduları ve Tayland 1942'de Laos'u işgal ettiler. Fransız koloni yönetimi ise Mihver ülkeleriyle olan tüm gerginliğe rağmen ülkede bürokratik varlığını sürdürdü. Japonya'nın savaşta yenilip Asya'daki işgaline son vermesinden sonra Fransa yeniden tüm bölgenin hakimi oldu. Fransa 1946'da Laos'un özerkliğini tanıyıp, 1949'da Hindiçini Birliği içinde bağımsız bir ülke olarak kabul etti. Bu gelişmeleri yeterli gören Lao Issara hareketi içindekilerin bir kısmı yeni kurulan hükümete katıldılar. Sömürgecilerin boyunduruğu altında yaşamaya karşı çıkan bir fraksiyon ise Lao Issara hareketinden ayrılıp, Lao monarşisinden, Kızıl Prens olarak da bilinen Souphanouvong'un önderliğinde 1950'de Pathet Lao hareketini kurdular. Vietnamlı yoldaşları ile birleşerek Fransız sömürge birliklerine karşı gerilla savaşına giriştiler. Kuzey eyaletlerinde güçlenen Pathet Lao, yavaş yavaş krallık yönetimine karşı da askeri eylemlere geçti. 1953 yazında Vietnamlı yurtseverlerin Fransız sömürgecilerini ağır bir yenilgiye uğratmasından sonra, Viet Minh güçleriyle birlikte Pathet Lao, krallık başkenti Luang Prabang'ı tehdit eder duruma geldi. Karşı atağa geçen Fransız birlikleri ise direnişi dağıtıp Vietnam'ın kuzey batı dağlarını işgal ederek Dien Bien Phu'ya üslendiler. 1954 senesinde General Giap komutasındaki komünist Kuzey Vietnam güçleri, dahiyane askeri taktiklerle hakim tepeye üslenen Fransız birliğini ağır kayıplar vermelerine rağmen ezip geçti. Böylece Fransa'nın Hindiçini'ndeki sömürgecilik macerası sona erdi. Bu yenilgiden sonra Cenevre Konferası'nda katılan Fransa, Birleşik Krallık, ABD, Çin, SSCB'nin de içlerinde olduğu 14 ülke Laos'un bütünsel ve bağımsız varlığını tanıdı.
"Kızıl Prens" Souphanouvong ve Ho Chi Minh
LAOS İÇ SAVAŞI VE PATHET LAO
Cenevre konferansı sonrası ülkede meydan ABD ve Tayland destekli Laos Krallığı ile Kuzey Vietnam destekli komünist Pathet Lao'ya kaldı. İki grup arasındaki gerginlik yer yer çatışmalara dönüştü. 1962'de Kraliyet yanlısı sağcılar, tarafsızlar ve komünistler uzlaşarak bir koalisyon hükümeti kurma kararı aldılar. Bu üç fraksiyon da silahlı gücünü korumaya devam etti. Komünist ve tarafsız güçlerin elinde kuzey ve doğu eyaletleri, sağcı güçlerin elindeyse Mekong Vadisi vardı. Bu gayrı resmi sınır, Laos içindeki bu güçlerin yeniden çatışmasının zeminini oluşturdu. 1963 yılında askeri hareketliliğin çatışmalara dönüşmesi ile Pathet Lao bakanları başkent Vientiane'yi terkederek kendi bölgelerine çekildiler. Böylece iç savaş resmi olarak başlamış oldu.
Laos, Vietnam savaşının önemli bir parçasıydı. 1958 yılından bu yana Kuzey Vietnamlı komünistlerin güneydeki Vietkong'a malzeme ve cephane taşıdığı tedarik yolu olan Ho Chi Minh Trail Laos'tan geçiyordu. Yazının başında da anlattığım tüm bu ağır bombardımanların sebebi, Amerika'nın bu tedarik yolunu kesip, iç savaştaki Krallık Ordusu lehine pozisyon yaratmaktı. New York Times bu bombardımanı "Laos'taki her insan için neredeyse bir ton" şeklinde ifade etmişti. Son teknoloji ile donatılmış ABD Hava Kuvvetleri'nin misket bombaları, halı bombardımanı, napalm ve portakal gazı gibi kimyasal silahları komünist gerillaların ilerleyişini durduramadı. Dokuz yıl boyunca her sekiz dakikada bir Laos topraklarına bir bomba düştü. Bu bombardımanda 30.000 Laoslu can verdi. Nixon hükümeti Kamboçya ve Laos'ta yürütülen bu bombalama kampanyasını dünya medyasından ve kendi vatandaşlarından saklamıştı.
CIA'NIN GİZLİ SAVAŞI VE HMONG KABİLESİ
1968 yılında Kuzey Vietnam Ordusu, iç savaştaki Pathet Lao'ya destek olmak için Laos Kraliyet Ordusu'na karşı bir askeri harekat başlattı. Harekat macına ulaşıp Kraliyet Ordusu hareketsiz bırakıldı. Laos Kraliyet Ordusu'nun sayıca yetersiz olduğunu fark eden CIA, Laos'ta yaşayan Güney Çin Kökenli Hmong Kabilesi'ni eğitip donatarak komünistlere karşı silahlandırdı. Bu gizli ordunun en önemli amacı, Vietnam birlikleri için hayati öneme sahip Ho Chi Minh tedarik yolunu felce uğratmaktı. Bu operasyon da kamuoyundan gizli yürütüldü. Organizasyonun başına kendisi de Hmong kökenli bir Laoslu olan Kraliyet Ordusu Generali Vang Pao getirildi. Hmonglar, ABD ile iş tutmanın bedelini savaştan sonra ağır ödeyeceklerdi.
1970'te Pathet Lao'nun arkeolojik bir bölge olam "Kavanozlar Ovası"nı ele geçirmesi üzerine General Vang Pao komutasında 25bin Hmong, 25bin Thaili ve 3bin ABD'li askeri danışman Ho Chi Minh yoluna sızarak Kuzey Vietnam Birlikleri'ne karşı taarruza geçti. Ancak istenilen sonuçları alamadan püskürtüldüler. Bir saldırı da 71 yılında Amerikancı Güney Vietnam Birlikleri, Laos Kraliyet Ordusu ve ABD hava desteği ile birlikte gerçekleşti. Anti-komünist cephe Vietkong ve Pathet Lao direnişi karşısında dağıldı. Bu topyekün savaşta Güney Vietnam Birlikleri askerlerinin üçte birini kaybetti ve Laos'tan geri çekilmek zorunda kaldı.
Ho Chi Minh Yolu üzerinde fillerle mühimmat ve malzeme taşıyan komünist birlikler
Bir grup Pathet Lao askeri
1973'te Amerika'nın Vietnam'da yenilgiyi kabul edip Paris Barış Anlaşması'nda Vietnam ve Laos'tan çekilmeyi onayladı. Vietnam birliklerinin ise çekilmesi gerekmiyordu. Bu gelişme anti komünist cephede moralleri bozdu. Krala bağlı ulusall hükümet Pathet Lao ile hükümet kurmak zorunda kaldı. 76'da seçimlerin yapması planlanıyordu. Ulusal Hükümetin Başbakanı Souvanna Phouma'nın morali bozuktu. 1974'te kalp krizi geçirip tedavi için Fransa'ya gitmişti. Sağcılar lidersiz kalmışlardı. Kızıl Prens Souphanouvong'un arkasında ise disiplinli Vietnam birlikleri vardı ve günden güne ülkede güç kazanıyordu. Amerikan yardımının kesilmesi ile birlikte Krala bağlı birliklerin yavaş yavaş dağılacağının da farkındaydı. 1975'e gelindiğinde Pathet Lao hükümette ağırlığını koyup ülkede sıkı yönetim kanunlarını hayata geçirdi, ancak iktidar hala sağcılar ile paylaşılmaktaydı. Laos'ta bir devrimin eli kulağında olduğunu farkeden iş dünyası, elitler ve sağcı siyasi figürler varlıklarını Tayland, ABD ve Fransa'ya taşımaya başladılar.
Mart 1975'te Kuzey Vietnam Birlikleri ve Ulusal Kurtuluş Cephesi(Vietkong) Güney Vietnam'daki kukla devletin başkentine son saldırıları başlattı ve Saygon düştü. Bu gelişme Vietnam Savaşı'nın sonuydu. Yirmi yıllık savaş komünistlerin lehine sonuçlanmış ve Kuzey ile Güney Vietnam birleşmişti. Aynı tarihlerde Kızıl Khmerler de Phnom Penh'e girerek Amerikancı rejime son vermişlerdi. Amerika'nın korkulu rüyası olan "Dominolar" birer birer devriliyordu. Bölgedeki tüm bu gelişmelerden cesaret alan Pathet Lao son darbeyi vurmak üzere harekete geçti. Pathet Lao kuzeyden Vientiane'e yürüken şehirlerdeki öğrenci ve aydınlar da protestolara başlayarak devrimin ateşini yaktılar. Sağcı hükümet yetkilileri ve Kralcı Ordu komutanları Mekong nehri üzerinden can hıraş Tayland'a kaçmaya başladılar. Onlara yıllarca CIA ile işbirliği yapmış Hmong kabilesi üyeleri de katıldı. Yaklaşık 15bin Hmong, yani kabilenin üçte biri Tayland'a firar etti. Kraliyet Ordusu'ndaki dağılmayı gören ve çatışmadan korkan Başbakan Souvanna Phouma, Pathet Lao'ya direnilmemesi talimatını verdi. Böylece iktidar kansız bir şekilde el değiştirdi. Kral yetkilerini devredip Başbakan istifasını sundu. Pathet Lao ilk bir ay ılımlı bir yol izleyip ABD ile diplomasiyi kesmemesine rağmen bir ayın sonunda Laos Demokratik Halk Cumhuriyeti'ni ilan etti. Laos'da artık tek partili komünist rejime geçilmişti. Lao DPR'nin ilanı birçok gazeteci tarafından İkinci Hindiçini Savaşı'nın sonu olarak değerlendirildi. Kraliyet ailesi ve son Başbakan 1980'lerin ortalarına kadar çalışma kamplarında ağır işlerde çalışıp, yeniden eğitim kamplarına gönderildiler ve burada hayatlarını kaybettiler. Yeni Laos hükümeti hain olarak gördükleri Hmonglara yaşam hakkı tanımayacağını açıkladı. 1975 ile 1982 yılları arasında 53.700 Hmong ve diğer Laoslu mülteciler ABD'ye ve diğer ülkelere yerleştirildi. Bugün ülkeden kaçamayan ve sayıları birkaç bini bulan hafif silahlı Hmonglar, savaştan sonra doğmuş ikinci ve üçüncü nesillerle birlikte gıda, ilaç ve eğitimden uzak bir şekilde hala Laos dağlarında gizlenerek yaşam savaşı veriyorlar.
LAOS'TA KÜLTÜR, YAŞAM, DEMOGRAFİ
Laos; Küba, Kuzey Kore, Vietnam ve Çin ile birlikte komünist partinin iktidar olduğu, sosyalist anayasa ile yönetilen az sayıda ülkeden biridir. 1975'ten beri tek partili rejim ile yönetilmektedir. O parti Lao Halk Devrimci Partisi'dir. Laos'u ziyaret ettiğinizde Laos bayrağının asılı olduğu her yerde yanında bu partinin orak çekiçli bayrağını da göreceksiniz. Genel Sekreter (parti lideri) devlet ve hükûmet üzerinde nihai yetki ve otoriteye sahiptir ve en yüksek lider olarak hizmet eder. Hükûmet politikaları parti tarafından Lao Halk Devrimci Partisi'nin 11 Politbüro üyesi ve 61 üyeli Merkez Komitesi aracılığıyla belirlenir. Önemli hükûmet kararları Bakanlar Konseyi tarafından incelenir. Laos, Vietnam ile en yüksek düzeyde diplomatik ilişkilere sahiptir. Vietnam'ın bu düzeyde birinci sınıf diplomatik ilişki kurduğu diğer bir ülke ise Küba'dır. Vietnam ordusu, 1989'a kadar rejimi koruyucu amaçla Laos topraklarında üslenmişti. Sonrasında ulusalararası baskı sebebiyle Kamboçya ve Laos'tan çekilmek durumunda kalmıştı.
Ülkede her yerde karşınıza çıkacak Pethet Lao bayrağı ve fonda günlük bağış toplayan Budist Monklar
Laos, komşuları Tayland ve Kamboçya gibi tropikal muson iklimine sahiptir. Mayıs ve Ekim ayları arası yağışlı muson sezonudur. Ardından Kasım ile Şubat arası kuru mevsim başlar. Mart ve Nisan en sıcak sezondur, sıcaklık 30 derece üzerine çıkar. Bu sıcak günlerde tıpkı komşu ülkeler Tayland ve Kamboçya'da olduğu gibi su savaşı yapılarak Songkran Festivali'ne benzer Laos Yeni Yılı kutlanır. Bu üç komşu ülkenin kültüründeki benzerliklerinin sebebi ülkelerin yoğun nüfusunun Theravada Budisti olmasıdır. Yeni yıl dışında Laosluların ve farklı etnik grupların kutladığı sekiz ayrı dini ve milli bayramları vardır.
Laos, etnik ve dilsel açıdan çeşitliliğe sahip bir ülkedir. Resmi dili Lao dilidir, ancak elitler tarafından sıklıkla çeşitli yabancı diller kullanılmaktadır. Lao dili %80 oranında Thai diline benzer. Fransızca bir zamanlar Lao üst sınıflarının ve şehirlilerin diliydi, ancak 1970'lerde İngilizce onun yerini almaya başladı. Lao Halkın Devrimci Partisi'nin önderliğinde Vietnamca ülkedeki siyasi elitin üçüncü dili haline geldi. Ülkede savaş yıllarından bu yana yerleşik bulunan Vietnam nüfusunun da bunda payı olmalı.
Laos'un %65 nüfusu koyu Budisttir. Genç erkekler kısa süreli de olsa manastırlara gidip Monk(Budist Rahip) olarak eğitim alırlar. Budizm dışında Animizme inanan etnik gruplarla Hristiyan ve Müslüman azınlıklar bulunmaktadır. Ülke etnik olarak çok zengindir. Dağlık ve ormanlık olan coğrafyası etnik grupların günümüze kadar yaşamasını sağlamıştır. ülkede devletçe tanınan 49 ayrı etnik grup bulunmaktadır. Bunlar genellikle Lao-Tai, Mon-Khmer, Hmong-Mien ve Sino-Tibetan kökenli gruplardır. Laos'daki komünist devrim sonrası 300.000 Laos'lu ülkeyi terk etti. Bunların içinde 100.000'den fazlası CIA ile işbirliği yapan Hmong Kabilesi üyeleriydi. Hmonglar bugün Tayland dışında Fransa, Kanada, Avustralya ve Amerika'da yaşamaktadırlar. Amerika'daki nüfusları 400.000'i bulmaktadır. CIA operasyonlarına katılan Hmonglar güç bela Amerikan vatandaşlığı alsalar da gazilik ünvanı için ABD hükümetlerinden hala talepte bulunuyorlar. Beyaz Saray ise bu taleplere karşı sessiz kalmakta.
Vietnam savaşı döneminde ülkeye atılan bombaların geri dönüşümü yerel halk için önemli bir geçim kaynağı. Aynı zamanda ölümcül riskler taşıyan bu geri dönüşüm süreci, Laos halkının yaratıcılığı ile birleşerek eşsiz ve ironik eserlere dönüşüyor. Laos halkı füze hurdalarını evlerin temellerinde, kano yapımında, saksı olarak vb. günlük yaşamında kullanıyor. Geri dönüşümde eritilen metal ve alüminyum bomba kalıntıları ise kaşık, bileklik, anahtarlık gibi hediyelik eşyalara dönüşüyor. Ağırlığı 900kg'a kadar olan yüksek kaliteli ABD yapımı bombaların hurdası100 dolardan fazla para kazandırabiliyor. Yoksul Laos halkının bomba toplayıcılığına olan ilgisi buradan geliyor. Bu geri dönüşüm yerel halka para kazandırsa da infilak etmemiş, hala aktif durumda olan patlayıcılar tarım arazilerinin büyük kısmının kullanımını engelleyerek ülke ekonomisinde kayba yol açıyor. Obama 2016'da Laos'a yaptığı ziyarette (Savaş yıllarından sonra ülkeyi ziyaret eden ilk ABD Başkanı) infilak etmemiş bombaların temizlenmesi için Laos'a 90 milyon dolar bağışta bulunacağı sözünü verdi. ABD, Obama'nın bu yardım fonunu yıllara yayarak hayata geçirdi. Siyahi Başkan aynı zamanda konuşmalarında savaş yıllarında yaşanılan yıkımın ve sonrasında Amerikan bombaları yüzünden yaşanan can kaybının sorumluluğunu üstlendi.
Laos halkının yaratacılığı ile birleşen roket hurdaları
Halkın arasında Coconut'ını yudumlayan Mr. Obama
EKONOMİ
Laos dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olup, “BM En Az Gelişmiş Ülkeler” kategorisinde yer almaktadır. Buna rağmen son yıllarda yakalanan %7.4'lük ekonomik büyüme geleceğe dair umut vaadediyor. Laos, savaş yılları sonrasında diplomatik ilişkileri kestiği komşuları Çİn ve Tayland ile ticari ilişkileri sınırlandırmış, normalleşme sürecinin başladığı 89'a kadar Mekong nehri üzerinde ticareti kısıtlamıştır. Dışa açılma politikaları sonrasında ise Tayland ve Çin'den yoğun yatırım alınmış. Kardeş ülke Vietnam ile en sıkıntılı yıllarda bile ticaretin devam ettiğini söylemeden geçmeyelim. Ülkenin yerel para birimi Laos Kipi'dir ve 1 USD, 20 Kip'e eşittir.
Ülkede ekilebilir arazi savaş yıllarında %4 iken bugün modern teknikler ve dış yatırımlar sayesinde %25'e çıkmıştır. Ekilebilir arazinin %80'inde pirinç yetiştirilmektedir. Ülkedeki istihdamın %20'si tarım sektöründedir. Başlıca tarım ürünleri patates, mısır, pirinç, kahve, şeker kamışı, çay, yer fıstığı, tütün ve tropikal sebze-meyvedir. Ülkenin kabaca beşte ikisi ormanlarla kaplıdır. Öte yandan hayvancılık faaliyetleri de yaygın. Ayrıca madencilik, kereste, elektrik enerjisi, kauçuk, çimento sektörleri faaliyet göstermektedir. Son yıllarda özellikle teknoloji devi firmalar ucuz işgücü fırsatı sebebiyle Laos’a yatırım yapmaktalar. Tekstil, hazır giyim ve tarım ürünleri de önemli ihracat kalemleri arasında yer almakta.
Laos'un ana nehri, aynı zamanda Budizm açısından kutsaliyete sahip Mekong nehridir. Mekong'un kolları üzerinde tam 76 adet hidro elektrik santrali kurulmuş durumda. Yaklaşık 30 proje daha planlama aşamasında. Laos barajlar ve hidro elektrik santralleri ile bölgenin baterisi olmayı amaçlamakta. Bu santraller yerel tarıma, çevreye ve doğal hayata zarar verdiği için yerel halk ve çevreciler tarafından eleştiriliyor. Hükümet ise barajların ekonomik büyüme için hayati önem taşıyan sürdürülebilir bir döviz kaynağı sağladığını ve bunu öncelikle komşu Tayland'a elektrik satarak elde edildiğini öne sürerek kendini savunuyor.
2021 yılında hizmete giren ve kuzeyde Çin'in Yunnan eyaletiyle sınır olan Boten şehri ile güneyde başkent Vientiane'i birbirine bağlayan hızlı tren projesi ülkenin ekonomik geleceğinde oyunu pozitif yönde değiştirdi. Laos'un Güneydoğu Asya'da deniz sınırı olmayan tek ülke oluşu, ticari rekabette senelerce dezavantaj sağlamıştı. Çin ve Laos ortak yatırımı olan proje 5.9 milyar dolara mal oldu ve toplamda 1035km uzunluğunda demir yolu döşendi. Henüz yeni bir proje olmasına rağmen turizm sektöründeki rakamlara olumlu yansımaları şimdiden görülüyor. Özellikle Çİn'den geln turistler bu yıl itibariyle %21 artış gösterdi.
TURİZM
Turizm Laos ekonomisinin %10'unu kaplamakata ve 300.000 insana istihdam sağlamaktadır. Ülkeyi en çok ziyeret eden turistler genelde komşu ülkeler Tayland, Çin ve Vietnam'dandır. Bunun yanında el değmemiş bakir coğrafyası ülkeyi backpacker turizmi açısından da popüler bir destinasyon yapmıştır. 2023 yılında ülke 3.3 milyon turisti ağırladı. Bu rakama sadece batılı ve Asyalı turistler değil, Çin sınırındaki kumar merkezi olan tartışmalı Serbest Bölge'ye gelen daha karanlık bir turist profilinin de dahil olduğunu belirtelim. Yazının devamında konuyla ilgili detaylara gireceğim. Şimdi Laos'un turizm destinasyonlarına bir göz atalım.
LUANG PRABANG
Laos'un yeşil doğası içinde yer alan Luang Prabang, ülkenin zengin tarihini, kültürel mirasını ve doğal güzelliklerini yansıtan bir şehir olarak öne çıkıyor. 1995 yılından beri UNESCO Dünya Mirası olarak kabul edilen bu büyüleyici şehir, Mekong ve Nam Khan Nehri'nin oluşturduğu bir yarımada üzerine kurulmuştur. Luang Prabang, geleneksel mimari ile Lao kentsel yapılarının 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupalı sömürge otoriteleri tarafından inşa edilenlerle birleşiminin olağanüstü bir örneğidir. Mekong boyunca uzanan eşsiz, son derece iyi korunmuş şehir manzarası, bu iki farklı kültürel geleneğin harmanlanmasının eseridir. Şehrin silüeti bana Fransız koloniel mimarisinin izlerini taşıyan Kamboçya'nın Siem Reap şehrini hatırlatıyor. Ancak Siem Reap ile karşıaştırıldığında şehir merkezinin çok daha büyük olduğu aşikar.
Luang Prabang, bin yılı aşkın bir geçmişe sahip. 14. yüzyılda Lan Xang Krallığı'nın başkenti olarak hizmet vermiş.Ülkenin üç bağımsız krallığa bölündüğü bir kargaşa döneminin ardından, 1893'te Fransız Koruma Dairesi'nin kurulmasının akabinde Luang Prabang, Kral Sisavang Vong'un hükümdarlığı sırasında bir kez daha kraliyet ve dini başkent oldu. Vientiane 1946'da idari başkent oluncaya kadar bu rolü oynadı.Yüzyıllar boyunca Luang Prabang, çeşitli krallıkların yükselişini ve çöküşünü, Siam ve Burma işgallerini gördü. Şehrin silüetine katkıda bulunan geleneksel Laos, Fransız kolonyal ve Hint mimarisinin benzersiz karışımı, dokusunda çeşitli tarihi dönemlerin etkilerini yansıtıyor.
Luang Prabang'ın hem doğal hem de tarihi güzellikleri turistleri cezbetmektedir. Eko turizm alanları arasında birbirinden güzel Kuang Si Şelaleleri , Tat Sae Şelaleleri ve Pak Ou Mağaraları bulunmaktadır. Deniz seviyesinden 100 metre yükseklikte bulunan Mount Phousi, Luang Prabang'ın en yüksek tepesidir. Güneşin doğuşunu veya Mekong Nehri üzerinde batışını izlemek için popüler bir manzara noktasıdır. Zirveden şehrin ve birçok tapınağın, çevredeki manzaranın ve uzaktaki dağların muhteşem panoramik manzarasının keyfini çıkarabilirsiniz.
Kuang Si Şelalesi / Luang Prabang
Mount Phousi Manzara Noktası
Mount Phousi'den başka bir manzara
Luang Prabang'ın ana caddesinin sonunda tekstil, takı ve diğer hediyelik eşyaların satıldığı, görülmeye değer bir Night Market var. Her gün akşam 17:00 gibi kurulıp gece 23:00'e kadar açık kalıyor. Özellikle yüksek sezonda epey kalabalık ve canlı olan gece marketinde Laos'un sokak yemeklerinin de tadına bakabilirsiniz.
Laos'ta mistik anlara şahit olmak isteyenler, sabah 5'te kalkarak Budist Monkların sokaklarda yerel halktan bağış toplamak için alaylar halinde yaptıkları toplu yürüyüşü izleyebilirler. Şehirde bulunan 34 ayrı tapınaktan sabah sisinin içinden turuncu kıyafetleri ile çıkan keşişler, yerel halktan bağış kabul edip karşılığında dualar okuyorlar. Bu sabah seramonisini izlemek için turistler de sabahın ilk ışıklarıyla birlikte sokakları dolduruyor. Fotoğraf çekmek için gereğinden fazla yaklaşarak ne halkı ne de Monkları rahatsız edin. En güzeli, akışta kalıp olayın büyüsünü bozmadan bu yüzlerce yıllık geleneği sessizce izlemek...
Şehrin etrafında bulunan onlarca tapınak, tarihi bina ve şelalelere kiralık dağ bisikletleri ile gidebilirsiniz. Sokakta bulacağınız tur acentelerinden hem bisiklet kiralayıp hem de önemli spotların yer aldığı haritaları edinebilirsiniz.
VİENTİANE
Vientiane(Viangchan şeklinde okunur) Laos'un başkenti ve en büyük şehridir. Mekong Nehri kıyısında bulunan şehir aynı zamanda Tayland sınırında yer almaktadır. Fransız yönetimi sırasında da idari başkent olan şehir, son zamanlarda yaşanan ekonomik büyüme nedeniyle şu anda Laos'un ekonomik merkezidir. 2023 sayımlarına göre nüfusu yaklaşık bir milyondur. Güneydoğu Asya'nın öyeki başkentleri ile karşılaştırıldığında epey sakin görünümlü bir şehirdir. Mekong nehri tıpkı Phnom Penh gibi şehrin içinden geçmektedir, Nüfusu 2 milyona dayanan Phnom Penh'e göre çok daha az kaotiktir. Vientiane şehrinin Wattay International Airport adında bir uluslararası havaalanı bulunmaktadır. Laos Türk vatandaşlarına vize istemektedir.
Şehrin mutlaka görülmesi gereken sembol yapıları Phat That Luang Tapınağı, Patuxai Anıtı ve Wat Si Muang'dır. Phat That Luang ülkenin en önemli ve kutsal Budist tapınaklarından biri olarak kabul edilen bir yapıdır. "Pha That Luang" adı, "Büyük Kutsal Stupa" veya "Büyük Altın Kubbe" anlamına gelir. İlk olarak 16. yüzyılın ortalarında inşa edildiği düşünülmektedir. Ancak zaman içinde birkaç kez yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir. Tapınak, Laos'un bağımsızlık sembolü olarak da kabul edilmektedir. Tapınak, Budist stupa mimarisine uygun olarak inşa edilmiştir. Altın renkli bir kubbesi ve yine altın renkli dört küçük kule ile dikkat çeker. Toplamda üç katmandan oluşur ve her katman, Budist öğretilerini temsil eder. Wat Si Muang'ın ise 1563'te Lan Xang( Bir Milyon Fil Krallığı) tarafından inşa edildiği düşünülmektedir. Ancak zaman içinde birkaç kez yeniden inşa edilmiş ve restore edilmiştir. Tapınak, geleneksel Lao mimarisi özelliklerini taşır. Renkli mozaikler, ahşap oyma işçiliği ve detaylı süslemeler tapınağın dikkat çekici özelliklerindendir. Tapınak, Vientiane şehir merkezine oldukça yakın bir konumda bulunur.
Phat That Luang Tapınağı
Patuxai, Laos'un Fransız sömürgeciliğinden bağımsızlığını kazanmasının anısına inşa edilmiştir. Anıtın yapımına 1957 yılında başlanmış ve 1968 yılında tamamlanmıştır. Patuxai'nin tasarımı, Paris'teki Arc de Triomphe'a benzetilmektedir. Patuxai "Zafer Geçidi" anlamına gelir ve bu isim, 1975'te iktidarı ele geçiren komünist Pathet Lao tarafından verilmiştir. Anıt, batı mimarisi ile Laos kültürüne özgü unsurların bir sentezidir. Laon mimarisini ve geleneksel sanatı yansıtan birçok detay ile süslenmiştir. Duvarlarındaki oyma işlemeler, yerel mitolojik figürler ve diğer geleneksel motifler anıtın estetik zenginliğini artırır. 3000 Kip gibi cüzzi bir fiyata anıtın tepesine tırmanarak şehir manzarasının tadına varabilirsiniz.
Patuxai Anıtı
Şehirdeki diğer bir önemli çekim merkezi, içinde 200'den fazla eser bulunan Buda Parkı'dır. Vientiane'nin 25 km güneydoğusunda, Mekong Nehri kıyısındaki bir çayırda yer alan sıra dışı bir heykel parkıdır. 1958 yılında Luang Pu Bounleua Sulilat tarafından inşa edilmiştir. Parkta Hinduizm ve Budizm mitolojisinden figürler, tanrılar, ve mitolojik yaratıklar bulunmaktadır. En dikkat çekici figürlerden biri, dev bir Yatan Buddha heykelidir. Buda Park, özellikle geleneksel festival ve özel etkinlikler sırasında ziyaretçi akınına uğramaktadır. Bu eserlerin orijinallerinin bir kısmının vaktiyle Fransız sömürgeciler tarafından Fransa'ya kaçırıldığını hatırlatalım. Laos'ta tarihi eser kaçakçılığı bugün de devam etmektedir. 2000'lerin başından bu yana yüzlerce tarihi Buda heykeli, ülkenin farklı bölgelerindeki tapınaklarından kaçırılmıştır.
Şehirde akşam 6'da Mekong Nehri kıyısında gün batımını izledikten sonra, nehir yolunda kurulan Night Market'i ziyeret edebilirsiniz. Park çevresinde Asya'nın olmazsa olmazı sokak yemeği tezgahlarından yerel yemeklerin tadına bakabilirsiniz.
DON DET (4000 ISLAND)
Don Det, Laos'un güneyindeki Mekong Nehri ve Kamboçya sınırı üzerinde, 4000 Adalar bölgesinin en popüler turizm destinasyonudur. Champasak eyaletine bağlı nehir üzerindeki bu adaya genellikle Pakse şehrinden kara yolu ve tekne ile ulaşım mümkündür. Ama benim gibi bir maceracı iseniz pasaportsuz olarak Kamboçya sınırından tekne ile Mekong nehrini geçerek kaçak da girebilirsiniz. Doğum günümde bir çılgınlık yaparak yerel halkın izlediği rotayı takip ederek, sınırı geçip Laos'da bir gece konakladım. Bu, Laos'a yaptığım ilk ziyaretimdi ve oldukça heyecanlıydı.
Don Det backpacker turistlerinin tercih ettiği, sakin ve doğal bir bölge. Hamakta sallanarak Mekong kıyısında gün batımı izlemek istiyorsanız mutlaka ziyaret edin. Hem Don Det hem de nehrin karşı tarafı olan Don Khon'da nehir boyunca kurulmuş Guest House'larda konaklayıp, gece 1'e kadar açık olan restaurant ve barlarda vakit geçirebilir, bu mekanlarda öteki gezginlerle tanışıp çevre yapabilirsiniz. Bu minik adada yapabileceğiniz sınırlı faaliyetler; bisiklet kiralayıp ormanda tura çıkmak, kano kiralayıp nehirde dolaşmak olabilir. Bisikletinizle Don Khon'daki Li Fi Şelalesine gidebilirsiniz. Bisikletle benim gibi gece kafanız güzel tura çıkmaya kalkıp yolunuzu kaybetmeyin. Bilhassa muson sezonunda orman yolunda çok fazla yılan olduğunu da unutmayın.
Don Det bölgesi geçmişte balon kafalı Irrawady Yunusları'nın yaşam alanıydı. Ancak kaçak avcılık ve hidro elektrik santrali inşaatları için patlatılan dinamitler yüzünden nüfusları azaldı. Bir kısmı da Mekong nehrini takip ederek Kamboçya'nın Kratie bölgesindeki doğal havuza göç etti. Don Det - Kamboçya sınırındaki son yunus da 2022'de balıkçı ağlarına takılarak öldü, böylece nehir yunuslarının bölgedeki nesli tükendi. Son kalan 92 adet yunus Kratie bölgesinde koruma altında yaşam savaşı veriyor.
Mekong Nehri'nde yaşayan Irrawady Yunusları
ÖZEL EKONOMİK BÖLGE VE "GOLDEN TRİANGLE"
Kuzey Laos'taki ünlü "Golden Triangle"(Tayland,Myanmar,Laos sınırlarının birleştiği uyuşturucu trafiği bölgesi) üzerinde 3000 hektar alana kurulan Özel Ekonomik Bölge, uyuşturucu, insan kaçakçılığı ve yaban hayvanı ticareti yapıldığı suçlamalarıyla uzun yıllardır dünyanın gündeminde. 2007 senesinde Laos hükümeti ile suç örgütü lideri Çinli Zhao Wei ve eşinin sahibi olduğu Hong Kong kayıtlı Kings Romans Group işbirliği ile bölgeyi kalkındırma vaadiyle kuruldu. Kurulurken yerel köylülerin topraklarına zorla el koyuldu ve köylüler gönülsüzce başka bölgelere yerleştirildi. Özel Ekonomik Bölge'yi Kings Romans Group'a bağlı kumarhane ve oteller domine ediyor. Çin'de casinolar yasak olduğundan Çinli kumarbazlar sadece bir kaç saatlik uçuşla veya kara yolculuğuyla bölgeye ulaşabiliyorlar. İçerisi tıpkı Kamboçya'nın Sihanoukville şehrindeki China Town'ı anlatırken bahsettiğim gibi bir Çin kolonisi halini almış. Bölgede para birimi olarak Yuan ve Thai Bahtı geçiyor. İçerdeki tüm işletmelerde, restoranlarda Çince tabelalar var, zaten müşterileri de ağırlıklı olarak Çinliler. İçeride kumarhanelerin yanı sıra envai çeşit uyuşturucu ve fuhuş için çalıştırılan her yaştan Asyalı kızlar mevcut. İşletmelerde Laos'lular, türlü vaatlerle ülkelerinden getirilen Çinliler ve düşük ücretlerle çalışmayı kabul eden Myanmarlı çalışanlar hizmet veriyor. Çalışanlar işletmelere hileyle borçlandırılıp, ağır işlerde ve fuhuş sektöründe çalışmaya zorlanıyorlar. Restoranlarda kaplan, yavru ayı, pangolin gibi "egzotik" yiyecekler ticaretleri yasak olmasına rağmen Çinli müşterilere servis ediliyor. Yaban hayatı ürünleri satan mağazalar ve üretim çiftlikleri de mevcut.
Ocak 2018'de ABD Hazine Bakanlığı, Zhao'nun uluslararası suç örgütü olarak adlandırdığı işletmelerine karşı yaptırımlar duyurdu; Kings Romans Group'a bağlı iki Hong Kong şirketini örgütün kurumsal cepheleri olarak adlandırdı ve grubun sahipleri Zhao Wei ve eşi Su Guiqin'i örgütün liderleri olarak belirledi. Bakanlık, "Zhao Wei suç ağı, insan kaçakçılığı ve çocuk fuhuşu, uyuşturucu kaçakçılığı ve yaban hayatı kaçakçılığı da dahil olmak üzere bir dizi korkunç yasa dışı faaliyetle meşgul" açıklamasını yaptı. Örgüt siber dolandırıcılık sektörüne de el atmış durumda. Ayrıca bölgedeki Ban Mom limanını satın alarak uyuşturucu ve öncü hammeddesi trafiğini de yönlendiriyor. Kısacası Özel Ekonomik Bölge ve onu yöneten çetede suç anlamında yok yok!
Golden Triangle(Altın Üçgen) olarak adlandırılan bölge üzerine ayrı bir yazı kaleme almak gerekli. Avustralya'ya giden methanfetaminin %60'ı bu bölgeden geçiyor. Tüm Asya'da satılan meth bu bölgede üretilip taşınıyor. Myanmar'daki otorite boşluğu, ülkeyi dünyanın en prestijli meth üretim atölyesi haline getirmiş. Tayland ve Laos hükümetleri Mekong üzerindeki kaçakçılığı kontrol etmek isteseler de, uyuşturucu trafiğini engelleme konusunda yetersizler. Özel Ekonomik Bölge'deki özel işletmelere verilen tavizler, uyuşturucu trafiğini engelleme hedefini imkansız hale getiriyor.
Golden Triangle (Altın üçgen)
LAOS'TA VAHŞİ YAŞAM
Yaban hayatı için elverişli dağlar ve ormanlarla kaplı olan Laos, biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir ülkedir ve farklı ekosistemlere ev sahipliği yapmaktadır. Vahşi hayvan türleri çeşitlilik göstermesine rağmen bu türlerin büyük çoğunluğu avlanma sebebiyle tehdit altındadır. Özellikle kaplan, fil, ayı gibi önemli türler Geleneksel Çin Tıbbı uygulamaları için avlanmakta ve satılmaktadır. Laos'un tarihteki isminin "Milyon Fil Krallığı" olduğundan bahsetmiştik. Bugün gelinen noktada 400'ü evcilleştirilmiş, 400 ise vahşi olmak üzere yalnızca son 800 fil kalmıştır. Son foto kapanına yakalanan leopar ve kaplanlar ise 2013 yılında gözükmüşler. Türünün bu son örnekleri muhtemelen şifa olsun diye Çinlilere satılmıştır. Güneydoğu Asya'da son kalan 200'den az kaplan, Tayland ve Vietnam kırsalında yaşamakta. Yüz yıl önce coğrafyada Java Gergedanlarının yaşadığı biliniyor. Soyları günümüze kadar ulaşmış olsaydı dahi, uçkuruna şifa arayan milyonlarca Çinlinin nefes aldığı bir coğrafyada yaşama şansları olmazdı diye düşünüyorum.
Laos güvenlik birimleri tarafından ele geçirilen, kaçakçılar tarafından avlanmış vahşi hayvanlar
Laos'ta yaban hayatına karşı en önemli suç merkezleri kaplan çiftlikleri. Ülke 2016'da Londra'da düzenlenen uluslararası bir toplantıda kaplan çiftliklerini kapatacağına dair söz vermişti. Kapatmak bir yana, çiftliklerin sayısı 6'ya çıktı. Bu çiftliklerde 700'e yakın kaplanın hapsedildiği tahmin ediliyor. Ormanlarında kaplanlarının soyu tükenen ülke, bu hayvanları yesinler diye Çinlilere satıyor veya satılmasına göz yumuyor. En büyük çiftlik ise bahsetmiş olduğum Çinlilerin elindeki Özel Ekonomik Bölge'de, Kings Romans Group'a bağlı alanda bulunmakta. Bu çiftliklerde kaplan dışında Asya'ya ait ayı türleri de bulunuyor. Çiftliğe ait mağazalarda Asya dışında, Afrika'dan getirilen gergedan boynuzu gibi kaçak ürünler de satışa sunuluyor.
Laos coğrafyasında bu türlerin dışında iki tür ayı, gibbon, timsah, leopar kedisi ve çeşitli sürüngen türleri avcılara ve Çinli tüccarlara rağmen hayatta kalma mücadelesi vermekte. Mekong Yunuslarının Laos'taki son bireyinin geçen sene balıkçı ağlarında can verdiğinden bahsetmiştim. Önümüzdeki on senede Laos habitatında başka türlerin de neslinin tükenmesi olası. En tehlikeli tür olan insan, yanlışlarından ders almamaya ve tabiata geri dönülemez zararlar vermeye devam ediyor.
Yorumlar
Ömer Erçavuşoğlu
Kral blogger
Yorum Yaz